İncirin anavatanı Türkiye’den Afganistan’a kadar uzanmaktadır. Dutgiller familyasından olan incir, ticari öneme sahip olan tek meyvedir. Dünyadaki en büyük incir üreticisi Türkiye olup (280 bin ton), bu sırayı Mısır başta olmak üzere diğer Akdeniz ülkeleri takip etmektedir. Türkiye’de ise incir ege bölgesinde üretilmektedir.
İncir roma uygarlıklarında bereket sembolü olarak bilinmekte idi. Saraylarda kralların tükettiği bu meyve, o çağlarda eşsiz ve önemli sayılmakta idi. Bu nedenle mitolojik hikayelerde incirin yeri ayrı tutulmuştur. Yapılan bazı kazı çalışmalarında, Assos antik kentinde, o dönemlerde “ölüye son yemek” olarak sunulan ve bu güne bozulmadan ulaşan yaklaşık 2 bin yıllık incirler bulunmuştur.
İncir, diğer meyvelere göre ayrı bir lezzete sahiptir. İncirde sodyum, kalsiyum ve potasyum bulunması bu meyvenin kemik hastalığına sahip kişiler tarafında diyetlerine alınmasının nedenidir. Aynı zamanda incir iyi bir B6 vitamin kaynağıdır ve bol miktarda mineral madde (fosfor, demir, magnezyum) içermektedir. Yaş incir kurutulduğunda kalsiyum miktarı 4-5 kat artmaktadır. 1 bardak süt ile 1 kase kuru incirde yaklaşık aynı miktarda kalsiyum bulunmaktadır. Bu nedenle süt tüketemeyen kişilerin incir tüketmeleri önerilmektedir. Araştırmalara göre, İncirin kadın hastalıklarına olumlu etkisi bulunduğu bilinmektedir. İncir iyi bir lif kaynağı olduğu için, diyet listelerinde de kendine yer bulmuştur. Örneğin 1 kuru incirde 2 g lif bulunmaktadır buda tavsiye edilen günlük alım miktarının %20’sini karşılayabilmektedir. Bedensel, zihinsel yorgunluklara, halsizliğe, unutkanlığa, kabızlığa boğaz ağrılarına iyi gelen incir bu hastalıklar üzerine adeta bir ilaç görevi görmektedir. Özellikle kuru incir, omega-3 ve omega-6 yağ asitlerine sahip olduğundan kolesterol düşürücü etkisi bulunmaktadır.
İncir roma uygarlıklarında bereket sembolü olarak bilinmekte idi. Saraylarda kralların tükettiği bu meyve, o çağlarda eşsiz ve önemli sayılmakta idi. Bu nedenle mitolojik hikayelerde incirin yeri ayrı tutulmuştur. Yapılan bazı kazı çalışmalarında, Assos antik kentinde, o dönemlerde “ölüye son yemek” olarak sunulan ve bu güne bozulmadan ulaşan yaklaşık 2 bin yıllık incirler bulunmuştur.
İncir, diğer meyvelere göre ayrı bir lezzete sahiptir. İncirde sodyum, kalsiyum ve potasyum bulunması bu meyvenin kemik hastalığına sahip kişiler tarafında diyetlerine alınmasının nedenidir. Aynı zamanda incir iyi bir B6 vitamin kaynağıdır ve bol miktarda mineral madde (fosfor, demir, magnezyum) içermektedir. Yaş incir kurutulduğunda kalsiyum miktarı 4-5 kat artmaktadır. 1 bardak süt ile 1 kase kuru incirde yaklaşık aynı miktarda kalsiyum bulunmaktadır. Bu nedenle süt tüketemeyen kişilerin incir tüketmeleri önerilmektedir. Araştırmalara göre, İncirin kadın hastalıklarına olumlu etkisi bulunduğu bilinmektedir. İncir iyi bir lif kaynağı olduğu için, diyet listelerinde de kendine yer bulmuştur. Örneğin 1 kuru incirde 2 g lif bulunmaktadır buda tavsiye edilen günlük alım miktarının %20’sini karşılayabilmektedir. Bedensel, zihinsel yorgunluklara, halsizliğe, unutkanlığa, kabızlığa boğaz ağrılarına iyi gelen incir bu hastalıklar üzerine adeta bir ilaç görevi görmektedir. Özellikle kuru incir, omega-3 ve omega-6 yağ asitlerine sahip olduğundan kolesterol düşürücü etkisi bulunmaktadır.