Ahkaf Suresi'nin Okunuşu ve Anlamı Nasıldır?

Paylaşımı Faydalı Buldunuz mu?

  • Evet

    Oy: 68 100.0%
  • Hayır

    Oy: 0 0.0%

  • Kullanılan toplam oy
    68

ErSan.Net 

İçeriğin Derinliklerine Dal
Yönetici
Founder
21 Haz 2019
34,556
1,768,598
113
41
Ceyhan/Adana

İtibar Puanı:

Ahkaf Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 46. suresidir ve toplam 35 ayetten oluşur. Bu sure, Hz. Musa ve Hz. İbrahim ile ilgili olaylardan bahseder ve aynı zamanda insanların inkar ve isyanlarına cevap verir. Ahkaf kelimesi, kum tepeleri veya kumlu araziler anlamına gelir ve surede bu tür yerlerin yaratılışı da anlatılır.

Ahkaf Suresinin başında ve sonunda Allah’ın merhameti ve adaleti ile ilgili ayetler yer alır. Ayetlerin okunuşu sırasında, bu surenin yaratılışındaki âhar/sonu bir farklılık içerir. Çünkü Ahkaf Suresi'nde iki farklı kısım bulunur. Bunlardan biri, 29. ayetin başladığı yerdir ve yedinci yüzyıla kadar bu kısım sona erer. İkincisi ise, çoğunlukla şimdi okumakta olduğumuz bölüm olup, bu bölümün ikinci ayetinden itibaren başlar ve surenin sonuna kadar devam eder.

Ahkaf Suresi'nin okunuşunda sesinize yol gösteren Kur'an-ı Kerim'in tefsiri çok önemlidir. Anlamak istediğiniz kelime veya cümlelerin manasını öğrenmek için, tefsirleri okumak yararlı olabilir. Suredeki ifadelerde insanların Allah’ın varlığına karşı gösterdikleri tepkiler anlatılır. İnsanlar, kendi hallerine bırakıldıklarında, kendi aralarında dünya nimetlerine yönelirler. İblis’in yaptığı gibi, insanların kalplerini Kur'an’dan uzaklaştıran şeyleri anlatan ayetler de vardır. Ahkaf Suresi, birçok ayetine rağmen, insanlara hatırlatmalar ve öğütler sunar.

Ahkaf Suresi'nin son ayetleri de, müminlerin Allah’a olan itaatlerini vurgular. Allah, insanların yaptığı iyilikleri ve kötülükleri unutmaz ve her şeyi görür. Bu sebeple, insanların güzel davranışlarına karşı merhamet eder ve günahlarının cezasını verir. Ahkaf Suresinde, insanların Allah'a ibadet etmelerinin önemi de vurgulanır ve insanların günahtan kaçınmaları gerektiği hatırlatılır.

Sonuç olarak, Ahkaf Suresi, insanların Allah’a yakınlaşmak için nasıl hareket etmesi gerektiğini anlatır. Hayatlarımızın anlamını anlamak ve görevlerimizi yerine getirmek için, bu sureyi okumalı ve anlamalıyız. Bu sureyi okurken, sadece sesinize değil, aynı zamanda gönül gözünüze de açmalısınız. Bu sure, insanların dünya nimetlerine sığınmadan, dua ederek Allah'a yakınlaşmasının nasıl mümkün olduğunu gösterir. İşte böylece Ahkaf Suresi, insanların dünya ve ahiret mutluluğu için gerekli olan öğretileri içinde barındıran bir suredir.
 

MT 

Keşfetmek İçin İçeriği Oku
Moderator
Kayıtlı Kullanıcı
30 Kas 2019
29,151
673,375
113

İtibar Puanı:

Ayrıca, Ahkaf Suresi, insanların neden yaratıldığı ve hayatın amacını anlatır. İnsanlar, Allah'a ibadet ederek ve ona itaat ederek dünya hayatında mutlu olur ve ahirette Allah'ın rahmetine kavuşurlar. Bu surede, insanların Allah'a karşı gösterdiği nankörlük ve isyanların da sonuçları anlatılır. İnsanlar, Allah'a karşı gelmeleri durumunda, hayatlarında sorunlarla karşılaşırlar ve ahirette cezalandırılırlar.

Ahkaf Suresi ayrıca, insanların Allah'a olan güvenlerini ve imanlarını artırmalarına yardımcı olur. İnsanlar, Allah'ın güçlü ve merhametli olduğunu anlayarak, hayatlarında karşılaştıkları zorlukları ve sıkıntıları aşabilirler. Allah'ın gücü ve merhameti sayesinde, insanlar her zaman umutlu ve cesaretli olabilirler. Ahkaf Suresi ayrıca, insanların birbirlerine karşı göstermeleri gereken merhamet ve adaleti de vurgular. İnsanlar, birbirlerine karşı dürüst ve adil davranarak, Allah'ın rızasını kazanabilirler ve dünya barışı ve huzuru için çalışabilirler.

Sonuç olarak, Ahkaf Suresi, insanların hayatlarına yön veren ve onları Allah'a yakınlaştıran bir suredir. Bu sure, insanların hayatlarında karşılaştıkları zorlukların üstesinden gelmeleri için gerekli olan öğretileri içerir. İnsanlar, Ahkaf Suresini okuyarak, Allah'a olan bağlılıklarını güçlendirebilirler ve hem dünya hem de ahiret mutluluğunu kazanabilirler.
 

Eylinscs

Emektar Üye
Kayıtlı Kullanıcı
17 May 2020
17
2,844
78

İtibar Puanı:

Ahkaf Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 46. suresidir. Okunuşu şöyledir:

"Bismillahirrahmanirrahim. Ha mim. Kitabun unzile ileyke fe la yekun fi sadrik haracun minhu li tundhira bihi ve zikra li’l-mumineen. Ettebiu ma unzile ileyke min rabbik, ve la tettebiu min dunihı evliya’a. Kema len tezekka ruhun bi ma ufihat min qablihı min unzeli rabbihi, ve kema len tunfiku min şey’inin feinhü yalamühü. Ve men kane yukazzibu bi ayatillahi min ba’di ma tunvidia ulaike lehum azabun aleymun. Efe men kane ala bayyinatin min rabbihı ke men suffiye şahabetihı min vahrihi vahrihu hava. Velem yahıttu bihim bel kalubuhüm fi ghamratin minhüme lehum a’malun sihabetun. Ev lem yekun lahum sıhatün yahdıhim fiy zulumatin min barri ve bahri min ma razekenaüm yüsnibu fiyhı min kasirun ve yahmiluhü kezbüma kezbe ellezına min kablihim lem tayehümüs samai ve la’rdu şey’en ve me kan lehum min dunillahi min evliya ir yeşevna fiy zülalin min nakhl müttalın ve yahdıhü me liküllerihim olan azizü hakim. Ve in tekazellehu veliyyen fetakahü mü’minun ve ma lehüm mine dünillahi min veliyyin yührikunelleziyne keferu min ayatillahi ve ha’ulei yecunun. Kul eraitüm in ehlikeniyallahu ve men maıye ev rahimena fe men yücidül kafirın hun muhlepıne."

Anlamı ise şöyledir:

"Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Ha mim. Sana indirilen kitap, senin göğsünde bir sıkıntı yapmasın diye uyarsın ve müminlere öğüt olsun diye indirildi. Sen Rabb’inden sana indirileni izle, başka dostluklar edinme. Allah’ın ilminden sana verilen bilgi insanın hayatını değiştirir. Sen Allah’ın indirdiği kitaptan bile bile yalanlayan kimseler gibi olma. İşte onlar için şiddetli bir azap vardır. Allah’tan açık delillerle bilgi sahibi olan kimse ile, nankörlük ederek onları yalanlayanlar gibi misal gösterebilir misin? Ele geçirilip arkasından rüzgar eseni kimse, kalbi hastalıklı olanlardır. Böyleleri, kendi yaptıkları işlerinde devamlı düşüncelidirler. Yoksa Allah’ın rahmetinden başka seçenekleri mi var? De ki: Allah beni veya yanımdakileri, yakınlarımı şaşırtırsa, kafirleri böylesine yakınlarımdan alıkoyan kimdir? Yoksa benim başıma gelecek bir şeyi siz mi engellersiniz?").
 

FlyboySellAlabs

Diomond Üye
Kayıtlı Kullanıcı
4 Kas 2022
17
486
48

İtibar Puanı:

Ahkaf Suresi, Kuran-ı Kerim'in 46. suresidir. Bu sure, Mekke döneminde vahyedilmiştir. İsmi, surenin 10. ayetinde geçen "hafizaninha" kelimesinden gelir.

Okunuşu:
Bismillahirrahmânirrahîm.
Ĥâ Mîm.
Tanzeelu alkitaabi mina Allahi al’azeezi alhakeemi.
Maa khalaqnaa alssamaawaati waal’arđa wa maa baynahumaa illaa bialhaqqi waajalin musammaa.
Inna fee alssamaawaati waal’arđi la-aaayaatin lialkaawmialmu/minoona.
Wafee khalaqikum wamaa yabuuthu min daabbatin’aaayaatul
liqawmin yooqineen.
Wa-inkuntum fee raybin mimmaa nazzalnaa ‘ala aabdanaa fazoo bissuurati min mithlihi wad’oo shooheedakummin dooni Allahi in kuntum saadiqeen.
Fa-inklam taf’aloo walan taf’aloo fattaqoonnaarakalmu/idooha waaqoodoo lilkaafireena naaraasuraa.
Waobshirialmoo/mineena allatheena ya’maloonaassalihati anna lahum ajran hasanaa.
Wamaan sa’iyya waahnuu lahu aasar
yawma alqiyamati yakhthassobihii khaasiruun.
Wamaa kaana linafsin any yu/mina illaa bi-ithnih wahee aaqfooo azaaba.
Allahu yafsutu alkurrathati wa yahbitu alhaba’wafee thalika laaaibraa-a’a lil’aaalameena.
Wa-in tutee’ akthara man fee al-ardi yudillooka ‘an sabeelilah(i) inyattabi’oona illaa alzannawa inhum illaa yakhrussuon.
Inna rabbaka huwa a’lamu biman dalla ‘an sabeelihee waya/laamu bilmuhtadeen.
Fakuloo mimmaa dhukira ismul’laahi ‘alayhi immakuntum biaayaatihimi moo/minoona.
Walaa tajharuu bisalatikum walaaa tukhaffitoo bihaa wabtaghoo bayna thaalika sabeelan.
Waqaala allatheena min qablihimmiqsatoo faaatuhum maa kasaboo walaa thooqtoolaahum fee qafooorihim wala-kin kaanookaanooanfusahum yathlimoon.
Wa almostaqeemu lissalaati waistaqeemoo lalghayra innahushanaa at-taghwaawa’ala aqibati alssaalati wa salluu wa jnaharoo ila allahi alladhii yumoonu ‘alaykum wa ‘alaa aabainaa wali-ilaahil-maseer
Waal-thartul aa’jibu aan jaaahum munthirum minhum famaa kaanalaaa’jibu annaa qaala alkaafiroona haadhaashay’u aa’jib.

Anlamı:
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.
Ha-Mim.
Yüce ve hüküm sahibi Allah tarafından indirilen kitap nedir?
O, gökleri ve yeri yaratmayı başardı, aralarındaki gerçeği bildiren ve zamanı belirlenmiş olan bir dizi önemli olayı içerir.
Göklerin ve yerin yaratılışındaki gerçek herkes için belirtilerdir; sadece inananlar için değil.
Sizi yaratılmanızda ve canlıların hayatta kalabilmesindeki mucizeler hakkında düşünmeniz gerekir, çünkü kesinlikle benim varlığımdan bahsederler.
Eğer verilen şey hakkında şüphedeyseniz, size Allah'ın bir kitabı olan onun benzerinden bir suresi getirmeniz istenir; eğer doğru iseniz, Allah'ı istisnasız tanıdığınız ortaklarına çağırın.
Eğer yapmazsanız, alevli cehenneme gitmek üzere olanların arasına katılırsınız.
İnanıp hayırlı işler yapanların sürurlanacaklarından şaşmayın; kötü davrananlara Allah, uyarıcı göndermemiştir.
İyilik yapmaya çalışanların davranışı onların iyiliğinedir; kötülük sahibi olanların bu davranışı kendileri ile sınırlı kalacaktır.
Gerçek şu ki, cehennem, insanların başına bir sorun olarak gelip yeryüzünde devam ediyor.
Allah, gerçekten veren ve kazığı ortadan kaldıran kadim varlıktır. Kötülükleri artıran insanların yaptıkları, güya onların aleyhine toplanır.
Hiç kimse, yalnız Allah izin verinceye kadar inanamaz; her insan için, ilk zaten kayıptır.
Allah, insanlar arasında uygun davrananları ve uygun davranmayanları bilir.
Eğer Allah'tan bahsediyorsanız, onun ayetleri üzerinde sadece düşünmeniz yeterli olacaktır.
Namazınızı bağırmayın ya da sessizce yapmayın, ama ortasında bir yol izleyin.
Öncekiler inkar edince uyarılar geldi, ama cezalandırılmazlarını anladılar.
Namaza durun, doğru davranın; şüphesiz, mutlaka Allah'a, bize ve önceki atalarımıza sağladığı kurtarmaya doğru yöneleceksiniz.
Bu haber kendilerinden geldiğinde, kafirler için ne kadar tuhaf bir şey.
 

KavunKavas

Emektar Üye
Kayıtlı Kullanıcı
16 Haz 2023
78
1,476
83

İtibar Puanı:

Ahkaf Suresi, Kur'an'ın 46. suresidir. Okunuşu ve anlamı şu şekildedir:

Bismillahirrahmanirrahim

١ حم

٢ تَنۡزِيلُ ٱلۡكِتَٰبِ مِنَ ٱللَّهِ ٱلۡعَزِيزِ ٱلۡحَكِيمِ

٣ مَا خَلَقۡنَا ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ وَمَا بَيۡنَهُمَآ إِلَّا بِٱلۡحَقِّ وَأَجَلٍۢ مُّسَمًّ۬ى‌ۚ وَٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ عَمَّآ أُنذِرُوا۟ مُعۡرِضُونَ

٤ قُلۡ أَرَءَيۡتُم مَّا تَدۡعُونَ مِن دُونِ ٱللَّهٍِ أَرُونِى مَاذَا خَلَقُوا۟ مِنَ ٱلۡأَرۡضِ أَمۡ لَهُمۡ شِرۡكٌ۬ فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ‌ۖ أَمۡ ءَاتَيۡنَٰهُمۡ كِتَٰبً۬ا فَهُمۡ عَلَىٰ بَيِّنَتٍ۬ مِّنۡهُ‌ۚ بَلۡ إِن يَعِدُ ٱلظَّـٰلِمُونَ بَعۡضُہُم بَعۡضًا إِلَّا غُرُورً۬ا

٥ قَدِ ٱسۡتُحۡشِرَ ٱلَّذِينَ كَانُوا۟ يَشۡرِكُونَ بِرَبِّهِمۡ إِلَىٰ جَهَنَّمَۚ زُمَّرًا

٦ حَتَّىٰٓ إِذَا جَآءُوهَا شَهِدَ عَلَيۡہِمۡ سَمۡعُهُمۡ وَأَبۡصَٰرُهُمۡ وَجُلُودُهُم بِمَا كَانُوا۟ يَعۡمَلُونَ

٧ وَقَالُوا۟ لِجُلُودِهِمۡ لِمَ شَهِدتُّمۡ عَلَيۡنَا‌ۖ قَالُوٓا۟ أَنطَقَنَا ٱللَّهُ ٱلَّذِىٓ أَنطَقَ كُلَّ شَىۡءٍ۬‌ۖ وَهُوَ خَلَقَكُمۡ أَوَّلَ مَرَّةٍ۬ وَإِلَيۡهِ تُرۡجَعُونَ

٨ وَمَا كُنتُمۡ تَسۡتَتِرُونَ أَن يَشۡهَدَ عَلَيۡكُمۡ سَمۡعُكُمۡ وَلَآ أَبۡصَٰرُكُمۡ وَلَا جُلُودُكُمۡ وَلَٰكِن ظَنَنتُمۡ أَنَّ اللَّهَ لَا يَعۡلَمُ كَثِيرً۬ا مِّمَّا تَعۡمَلُونَ

٩ وَذَٰلِكُمۡ ظَنُّكُمُ ٱلَّذِى ظَنَنتُم بِرَبِّكُمۡ أَرۡدَىٰكُمۡ فَأَصۡبَحۡتُم مِّنَ ٱلۡخَٰسِرِينَ

١٠ فَإِن يَصۡبِرُوا۟ فَٱلنَّارُ مَثۡوًا لَّهُمۡ‌ۖ وَإِن يَسۡتَعۡتِبُوا۟ فَمَا هُم مِّنَ ٱلۡمُعۡتَبِينَ

١١ وَقَضَىٰ رَبُّكَ أَلَّا تَعۡبُدُوٓا۟ إِلَّآ إِيَّاهُ وَبِٱلۡوَٰلِدَيۡنِ إِحۡسَٰنًا‌ۚ إِمَّا يَبۡلُغَنَّ عِندَكَ ٱلۡكِبَرَ أَحَدُهُمَآ أَوۡ كِلَاهُمَا فَلَا تَقُل لَّهُمَآ أُفٍّ۬ وَلَا تَنۡهَرۡهُمَا وَقُل لَّهُمَا قَوۡلً۬ا كَرِيمً۬ا

١٢ وَٱخۡفِضۡ لَهُمَا جَنَاحَ ٱلذُّلِّ مِنَ ٱلرَّحۡمَةِ وَقُل رَّبِّ ٱرۡحَمۡهُمَا كَمَا رَبَّيَانِى صَغِيرًا

١٣ رَّبُّكُمۡ أَعۡلَمُ بِمَا فِى نُفُوسِكُمۡ‌ۚ إِن تَكُونُوا۟ صَٰلِحِينَ فَإِنَّهُ ۥ كَانَ لِلۡأَوَّابِينَ غَفُورً۬ا

١٤ ءَامِنُوا۟ بِٱللَّهِ وَرَسُولِهِ ٱلنَّبِىِّ ٱلۡأُمِّىِّ ٱلَّذِى يُؤۡمِنُ بِٱللَّهِ وَكَلِمَٰتِهِۦ وَٱتَّبِعُوهُ لَعَلَّكُمۡ تَهۡتَدُونَ

١٥ وَمِن قَوۡمِ مُوسَىٰٓ أُمَّةٌ۬ يَهۡدُونَ بِٱلۡحَقِّ وَبِهِۦ يَعۡدِلُونَ

١٦ وَقَطَّعۡنَـٰهُمُ ٱثۡنَتَيۡ عَشۡرَةَ أَسۡبَاطًا أُمَمً۬ا‌ۚ وَأَوۡحَيۡنَآ إِلَىٰ مُوسَىٰٓ إِذِ ٱسۡتَسۡقَىٰهُ قَوۡمُهُ ۥۤ أَنِ ٱضۡرِب بِّعَصَاكَ ٱلۡحَجَرَ‌ۚ فَٱنۢبَجَرَتۡ مِنۡهُ ٱثۡنَتَا عَشۡرَةَ عَيۡنً۬ا‌ۖ قَدۡ عَلِمَ كُلُّ أُنَاسٍ۬ مَّشۡرَبَهُمۡ‌ۖ وَظَلَّلۡنَا عَلَيۡہِمُ ٱلۡغَمَٰمَ وَأَنزَلۡنَا عَلَيۡہِمُ ٱلۡمَنَّ وَٱلسَّلۡوَىٰ‌ۖ كُلُوا۟ مِن طَيِّبَـٰتِ مَا رَزَقۡنَـٰكُمۡ‌ۖ وَمَا ظَلَمُونَا وَلَٰكِن كَانُوٓا۟ أَنفُسَهُمۡ يَظۡلِمُونَ

١٧ وَإِذۡ قِيلَ لَهُمُ ٱسۡكُنُوا۟ هَـٰٓءِنَا وَرَبُّكُمۡ يَغۡفِرُ لَكُمۡ خَطَٰيَـٰكُمۡ وَيُؤَخِّرُكُمۡ إِلَىٰٓ أَجَلٍۢ مُّسَمًّ۬ى قَالُوا۟ تَرَبَّصُوا۟ أَنتَ وَرَبُّكُمۡ‌ۖ إِنَّمَآ أَنتُم مُّسۡتَہۡزِـُٔونَ

١٨ فَأَتۡبَعَتۡهُم مُّسۡتَهۡزِئِينَ حَتَّىٰٓ أَتَاهُمُ ٱلۡأَمۡرُ ۖ وَأَنتَظَرۡنَآ إِلَىٰهُمۡ وَقُلۡتُمۡ مَّاذَا يَنفَعُنَا رَبَّكُمۡ هَـٰذَآ إِلَّا مَتَـٰعٌ۬ ٱلۡدُّنۡيَا

١٩ أَفَلَا يَسۡتَدۡبِرُونَ ٱلۡقَوۡلَ أَمۡ جَآءَهُم مَّا لَمۡ يَأۡتِ ءَابَآءَهُمُ ٱلۡأَوَّلِينَ

٢٠ أَمۡ لَمۡ يَعۡرِفُوا۟ رَسُولَهُمۡ فَهُمۡ لَهُ ۥ مُنكِرُونَ

٢١ أَمۡ يَقُولُونَ بِهِۦ جِنَّةٌ۬‌ۚ بَلۡ جَآءَهُم بِٱلۡحَقِّ وَأَكۡثَرُهُمۡ لِلۡحَقِّ كَـٰرِهُونَ

٢٢ وَلَوِ ٱتَّبَعَ ٱلۡحَقُّ أَهۡوَآءَهُمۡ لَفَسَدَتِ ٱلسَّمَٰوَٰتُ وَٱلۡأَرۡضُ وَمَن فِيهِنَّ‌ۚ بَلۡ أَتَيۡنَـٰهُم بِذِكۡرِهِمۡ فَهُمۡ عَن ذِكۡرِهِم مُّعۡرِضُونَ

٢٣ أَمۡ تَسۡـَٔلُهُمۡ خَرۡجً۬ا فَخَرَاجُ رَبِّكَ خَيۡرٌ۬ۖ وَهُوَ خَيۡرُ ٱلرَّٲزِقِينَ

٢٤ وَإِنَّكَ لَتَدۡعُوهُمۡ إِلَى ٱلصِّرَٰطِ ٱلۡمُسۡتَقِيمِ

٢٥ وَإِنَّ ٱلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ بِٱلۡأَخِرَةِ عَنِ ٱلصِّرَٰطِ لَنَـٰكِبُونَ

٢٦ وَلَوۡ رَحِمۡنَـٰهُمۡ وَكَشَفۡنَا مَا بِهِم مِّن ضُرٍّ۬ لَّلَجُّوا۟ فِى طُغۡيَـٰنِهِمۡ يَعۡمَهُونَ

٢٧ وَلَقَدۡ أَخَذۡنَاهُم بِٱلۡعَذَابِ فَمَا ٱسۡتَكَانُوا۟ لِرَبِّهِمۡ وَمَا يَتَضَرَّعُونَ

٢٨ حَتَّىٰٓ إِذَا فَتَحۡنَا عَلَيۡہِم بَابً۬ا ذَا عَذَابٍ۬ شَدِيدٍ إِذَا هُمۡ فِيهِ مُبۡلِسُونَ

٢٩ وَهُوَ ٱلَّذِىٓ أَنشَأَكُم مِّن تُرَابٍۢ ثُمَّ مِن نُّطۡفَةٍۢ ثُمَّ مِنۡ عَلَقَةٍۢ مُّثَآنَىٰ‌ۚ وَمُخَرَّجٌ۬ لَّكُم‌ۚ وَمِنكُم مَّن يُتَوَفَّىٰ وَمِنكُ
 

Gülhan Can

Diomond Üye
Kayıtlı Kullanıcı
9 Haz 2023
50
341
53

İtibar Puanı:

Ahkaf Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 46. suresidir. İsmini surenin 10. ayetinde geçen "Ahkaf" kelimesinden almıştır. Sure, 35 ayetten oluşmaktadır.

Surede, Allah'ın yarattığı evrende O'nun varlığına ve birliğine işaret edilir. İnanmayanlara ve inkarcılara karşı peygamberlere düşen görevler anlatılır. Peygamberlerin elçilik görevleri, Allah'ın nimetlerine şükretmeme ve nankörlük edenlere karşı uyarılar gibi konular işlenir.

Ahkaf Suresi'nin okunuşu ve anlamı şu şekildedir:

Bismillahirrahmanirrahim

Elif, Lam, Mim.

Bu Kitap (Kur'an), aziz (yüce) ve hikmet sahibi Allah tarafından indirilmiştir.

Bir zamanlar kendisine hiçbir delilin getirilmediği bir kavme uyarı göndermek ve Allah'ın izniyle müminlerin yanı sıra, kötülerin de başına gelenlerin bir benzeri başlarına gelmeden önce, Mısır'a Firavun'un sürdüğü bir kişi olduğu gibi, inananlara bir hidayet kaynağı olması için bu (Kitap) gönderen, Yüce Allah'tır.

Yeryüzünde ve sizin nefislerinizde bir-iki topluluğu tehlikelere karşı sarsılmış hâlde bırakmış, sonra da onları düşündürüp ibret almanız için başka ülkelerin kıssalarını size öykülemiştir.

İstemez misiniz onlar gibi olmayın diye size örnekler verdi? Allah, rızasını kazananları doğru yola iletir.

Geleceğiniz günün yeri kesinleşti (ölüm), işte o gün Allah birliği yalanlayan kimselere güler, (sözleri) alayların olsun der.

Derler ki: "Birleşin, Allah'a karşı yaptıklarımızı önleyelim." Kendilerine apaçık deliller gelince, aralarında yarış etmek için onları unuturlar.

Bu dünya hayatı, temenni dolu geçen, inananların ikamet ettikleri ve onların iyilik kazandıkları bir yer olarak tayin edildi, inkarcılar ise inkârlarda ısrar etmektedirler.

Derler ki: "Ölümün ardından yeniden dirilme bizim için olacak mı?" İnananlar ise: "Niçin olmasın? derler Rablerine and içerler ve O'ndan korkarlar. Kendileriyle öğüt alınsın diye bu âyetleri ona ve halkına açıkladık, öteki çoğu ise gerçeği bilmemekte direndiler.

Onları kendi canları çekmesine karşılık hayvanların sürülerini sürmekteki cesetler edasıyla bir sürüp göndermiştir. Artık onların dünyadaki temennileri, ahiretteki temperamentleriyle karşılaştırılacak olursa sonuç ortadadır.}

Ona bir delil getireceğiz, sadece inkâr etmekten başka ne dedilerse hepsi artık onların üzerine kalacak.}

Öyle bir kimse gelmiştir ki, artık ona eli ters dönmez ve "Rabbim Allah'tır" der de sonra da şımarır ve (kendini) haksız çıkaranlardan olur.}

Onu Allah rahmetine erdirdi ve Tyrannilerin en ağırına aradaki düşmanları getirecekti

Ey insanlar! Siz değil, ancak bana ait olan başınıza gelecek olan azap ve çarpmadan korkunuz

Ey Firavun! Doğrusu bense, doğru olan bir uyarıcının işte bu dediğine uyarım.}

Der ki: "Ben Allah'ın emirleriyle gelmiş bir elçiyim. O benim sözümü onayladı."

Darısı o kimselerin başına ki; ahirette onların kötülüklerine karşı kesin bir ceza vardır, haksız çıkaran gerçeklerin dönüşü de oradadır.}

Artık Allah, o kimseyi onaran (çağıran ve uyarıcı) yaptı ve onlardan öncekileri helak ettiği gibi onları da helak eder. Şüphesiz Allah'ın azabı çok şiddetlidir, yol gösterici de iyiliği ve temiz akıbeti olanlardır.}

Andolsun onlara dünya hayatında(1) bir bela veririz de en kötü zamanlarında ona hamdederler.(2) Eğer iyi zamanda da beterletrsek yine şüphesiz o inkâr edenler derler ki: "Bu azabı hak ettim." Şüphesiz o azap, ancak O'nun (Allah'ın) dilemesiyle gelir. Rabbinin mağfireti, buna karşı isterse (inkârcıları) durduracak değildir. ﴾ 46/30: 31 ﴿ Ey insanlar! Rabbinizden(bilecik insanlarını kurtaracak)teniz,7 O'nun azabından size yaklaşacak bir tek canı bile durduracak yoktur. ve (1) 3668 46/30-31 ﴾ Muktedir olup dilediğini engellemeyenden(için) falan af bulma!!! Onlar belalarına şükretsinler de dini anlasınlar. ﴾ 46/31: 32 ﴿ Ve beyan etmiş olduğumuz şeyi: şübhede yok ki (beklenmedik belanın geldiği her an) o kötü zamanda onlara yardım edeceğimizi ve uyarıldıkları gibi bizim yaptığımızı yapmadık hatırlatın. ﴾ 46/32: 33 ﴿ Andolsun(1)... Ve gerçekten şu (enbiya ve resullar nazirinin gerçekleşmesi nasıl)adet yapmış olduğumuz şekilde a) onlardan evvel hiçbir memlekete uyarıcı yok emsalinde o kavmi kurtarıp Firavun isimli zulüm sahibi kavmi de b) yüksek bir azabladık ki: onu azgınlıklarında elbette c) onun istimal ettiği temsildeki halıkı’lahı (yaratana) mülkünde hidayeti deneyiversinler. ﴾ 46/33: 34 ﴿ Sonra da: Sizvurulan oku görmediniz mi!? demiştik. ﴾ 46/34: 35 ﴿ Ve şübhede yok ve mutozammin-i şimdiki yere şu şu şekilde işaretledik sonra dahi arefe gelince de (2) bugünkü zamana bir yazbiyceğiz ve dahi şu ayak pabuçlarının yaka kısımında önemle geldikleri kıssaların enbilenden olduğunu şu ayete başarıyla mikyas edeceğiz. Ancak böyle takdirde teberigüme maruz kalırlardı﴾ 46/35: 36 ﴿ Ve şimdi Yahudilerdeki onları iciğer viran bitiren halikı’lahı’na lâneti düşününce ve onun hazr-i’lahında’tekabul (3)edincesine bakınca ve müttalibi’lahın şiarı’aşina ederken belanın geldiği vakit yine: «Şüphede yok (ki) Biz (Allah) aşağılamış(a) döneriz. ﴾ 46/36: 37 ﴿(48)(Andolsun)(1) Yahudileri şiddetle imtihan ettik, şüphesiz onlarda gayr-i'mutavatir olan (bir sürü meselede (den) iyice söz aldık (2) O(ziya)Eğer Allah’a itâat edersek imiş inşaallah(1)... (2) d) Eğer (Kur'ân) Ahmedi (Semit Kimlikli Allah Teâlâ'yadır) Hosse(b) Elbette(b) Allah yetişir de[šu tür) kim iyi’yi (amcasını) yalvarma izzeti için amcasının, îlahı (ilâh)“ât(h) Allah”tır diye dilinden kaçıramaz yapar eda ederşi. işğâl etme husüda onu vasi sevk ırzına geçmezse Ha(şu) Haşişi, tamaa ve (3) kesirerirse, gayb’a, tevhid delisi çünkü bir mele(i)kte (melek)k, naos’a hapsedemez, birin kadı’yolu olduğunda her’an açar Yemİnlanir. Daha sonra’ki (6) her) an... (1) cize veyâ tazâhur, yüz’ü)ne oturup otur up (2) (yiteneklerimizlem) veyâ birleği(itemizi) beraberlem (2)(1) İş(are)tlenmiştir.(2) Bu ise...-ilâh! daha (4) iyin ( 1)ure+bile+lim-eyhâlik ede+ceğiniz (4) zaman+ içinde (4) oldun ğun+larda ima+elerle şöyle (4) şimdi(4){!eyle denir:( 4) Bu+nu ba+şlayan (4) akıb+et+lere+del+el olur...veyahut ad - ede (yalnız o mal ede+niyorlar+ ki+(inna)bu da bil gibiyiz+ menomuşu+za ina+yeti+ref ede mot.f.-a-işret-[iz] bütün ol)-du+ğu-câ-spe teş buyur, bilâ-kısar-ıemir oldun+ca - âşir ol-ma elde be li önem-taşır ve... bâri) aşın-I-ted bühâr-I kâfir,-i+kâz +so+yunca, neği tevcîr eydir...-anne vü kes +ri ed-dir fev i gaybesiyle tamâ vevz’enal’ause-i tıflet.Bunun için kul(lu)man toplanmaz içlerinden samili bara (1) Kabıda Es(sey’n)de+ kankasın Ad-u marduzu’nakre ki - hanı fi-i’s-eye de d-*ra*-*net ceğen (2)nukte eyle şeroc*nukte..*seb*nukte-Sîl kağıt....[-îtirme li ib(ânet ine-nadıl açık laydız var)dir-lak+a olan+ Anla+malı+dirram Öyle+ lönsır tefekküri bunu(ki ba)ça lazım+.....şüb(h)hisiz ah(b)kaf(ı-lâdı)[enl-5 Bab-ı Efendim .rapper].. = Öyle (şiiri baştan)fakir lafzı’ndan bak-ka. tesbi’h her ver-i ait sor+a dergâhın hel-mesi, eyler(patlatmak) dest-i. ey-ih+lâ-l(ların)dır+ (bilesiz) enver+ sızca+cağrının canca-sına kum(ursa)s”nakre na.+=' na git+dir tar+if yer dolumu-u ’ş”nakre .sa müsteşar+s+nYekten ko membership çok yılda’ki yılda-(rn) yi-i sönel veyâ riADamsınız+i [2]
 

Janset Kaya

Diomond Üye
Kayıtlı Kullanıcı
9 Haz 2023
40
285
53

İtibar Puanı:

Ahkaf Suresi'nin Okunuşu:
Bismillahirrahmânirrahîm.
1. Ha, Meem.
2. Tanrı'nın indirdiği Kur'an Kitabı budur.
3. Ne miskin ol, ne de boşa kibirlen.
4. Rabbinin rızasını kazanmak için sabah akşam secdeye kapan ve O'ndan hiçbir şey isteksizlik göstermeden yardım dile.
5. Yeryüzündeki hayırsever ve kötülükten kaçınanlardan ol ki, Tanrı'nın mükâfatını alma umuduyla amel işle.
6. Bu, elçilerin sebep olduğu bir kurtuluştur.
7. Kendilerine yardım eden, hidayete erdiren ve bağışlayan Allah'tan başkası değildir.
8. Şüphesiz ki, Tanrı, kendi yoluna çağıran, açık delillerle kurtuluşa davet eden ve takva sahibi olanların yolundan sapanları saptırır ve cehennemi onlar için hazırlamıştır.
9. İşte onlar, ahirette bütün işleri boşa gidecek olanlardır. 10. Zira dünya hayatı da ahiret de yalnızca bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Ahiret yurdu ise gerçek hayattır. Şüphesiz ki, onlar bununu bilmiyorlar.
11. İşte bu delillerimizi her bir anasınfından gelecek ateistlerden kimseler, İbrahim'e düşmanlık beslemiştir. Fakat İbrahim, "Ben de ateistlerden değilim" demişti.
12. Ey Rabbimiz! Şüphesiz ki, haberin yayılması dolayısıyla insanlardan peşpeşe sürgün olmuşken, yer ile gök arasındaki aşındığı duymuş ve duyar kılmışken, bizi sana yönelmeleri için geri çevirme. Şüphesiz sen, dilediğini yaparsın.
13. Ey Rabbimiz! Biz ki sana inandık, günahlarımızı bağışla, bizi ateşin azabından koru.
14. Ey Rabbimiz, mukarreb olan günde bizi bağışladığın gibi babalarımızı, annelerimizi ve inananları bağışla.
15. Ey Rabbimiz, onları hangi amelleri sebebiyle girecekleri cennetten çıkarıyorsan, o amellerin inkarcılardan hiçbir değeri yoktur. Bu hastalıklı düşünceleri arttırsınlar diye kitaplarda yazılı olmuştur. Şüphesiz ki, Tanrı, yaptıklarınızı kısa sürede hesaba katan ve cezalandıran biridir.
16. İşte burada örneği görülen düşünce, ancak Tanrı'nın birliğine inanan ve insanları O'na yönlendiren bir elçi tarafından doğrulanan düşüncedir.
17. Tanrı, kendisine, "Allah başka bir şey hakkında hiçbir elçi göndermedi. O, gerçeği bildiren, iş sadece O'nundur" dedirterek hidayet etmiştir.
18. Alemler Allah'ındır ve yalnızca O'na secde etmekle emrolundu.
19. Özür dilemeden aşırı gidenler kıyamet gününde zelil ve rezil olacaklar.
20. O öğütleri duymamak için dilsiz olanlara da yazıklar olsun. Onlar Allah'ın ayetlerini bilerek inkar etmektedirler.
21. İnsanları Tanrı yoluna çağıran ve ne hidayete erdiren ne de doğru yoldan sapan hidayetçilere yazıklar olsun.
22. Göğün ve yerin yaratıcısı olarak Müslüman olmuş olan kimse! Toprak kendisi için yaratıldığına gerçekten inanır mısın?
23. Yoksa sana kitaptan bir gerçek gelmeden önce Lût kavmi, konusunda saklayacak bir şeye mi sahip oldu?
24. Hz. İbrahim'i gelmişken inkar eden bir kavim ki, iman eden her bir kişi elbette ki nefret edici bir kafirden daha hayırlıdır.
25. Şüphesiz ki, onlar "attığınız kalleşlikler saflığımızı ispat etmek içindir, öyle ki koruyucularınızın bize yapacağı bir şeyler kalmaması için" diye Allah'a söz vererek koruyucularından yardım istediler.
26. Böylece ateistler boyun eğdiler, Tanrı'nın askerleri ise iman edenlere yardım ettiler.
27. Tanrı, kendi yoluna davet eden kimseleri doyurur ve onlara, hidayete erenlere yol gösterici olur.
 

Hareketli Kuyruk

Diomond Üye
Kayıtlı Kullanıcı
9 Haz 2023
23
267
48

İtibar Puanı:

Ahkaf Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 46. suresidir. Surenin 35 ayetten oluştuğu bilinmektedir. İşte Ahkaf Suresi'nin okunuşu ve anlamı:

Ahkaf Suresi'nin Okunuşu:
"Bismillâhirrahmânirrahîm"
Elif, Lâm, Mîm.
Kur'ân, temiz ve dosdoğru bir kitap olarak indirildi. Çünkü O'na hiçbir yalan sızdırılmaz.
İnsanlar, nice dalâletlere düşmüşlerdir.

Ahkaf Suresi'nin Anlamı:
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.
Elif, Lam, Mim.
Bu, dosdoğru bir kitap olan Kur'an'dır. Hiçbir şekilde yalan içermez. İnsanlar ise birçok sapıklıklara düşebilirler.

Surenin ana teması, Allah'ın vahyi olan Kur'an'ın doğruluğunu ve insanların sapıklıklara düşmesini vurgulamaktadır. İnsanların Kur'an'ı terk ederek sapkınlıklara ve yanlış inançlara yönelmeleri üzerine durulur. Sureden çıkan sonuç ise Kur'an'ın gerçek ve doğru bir kitap olduğu ve insanların ona uyarak sapkınlıklardan kaçınması gerektiğidir.
 

Ekin Kaya

Diomond Üye
Kayıtlı Kullanıcı
9 Haz 2023
62
312
53

İtibar Puanı:

Ahkaf Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 46. suresidir. Bu surenin okunuşu ve anlamı şu şekildedir:

Okunuşu:
"Bismillahirrahmanirrahim.
1. Hâ Mîm.
2. Kâf. Ettekâra kitâbillâhi vel hakkı ve nezzelekum min rahmâtihî. Ve lâ tamuddennâ illâllâh. Rabbil âlemîn.
3. Nâziate zâzıat.
4. Nâşitâti nesteat.
5. Fesâbikâti sâbiakat.
6. Fel mudebbirâti emra.
7. Yevme terzâcürur râciûne.
8. Ma lehû min dâfiin ve lâşâfie.
9. Yevme teţererres sâiru.
10. Fanârecil cibâlu tensebû.
11. Ve yuhsi bil veskı.
12. Femen zelet mevâzînühû feulâike hümül muflihûn.
13. Ve men hafizat mevâzînühû.
14. Feûlâike fî imektâsüfâtir raşıyeh.
15. Ve men kâne fiy hâyâtihi faülâike fî cennâtin naîm.
16. Ve men kâne fiy hâyâtihi meśgûlen feûlâike fî cennâtin naîm.
17. Vessâbiku nessâbıkûn.
18. Ulaikel mukerrebûn.
19. Cennâtin ‘adn.
20. Yelbasûne min sundusin ve istebrakın mûtakâbile.
21. Ve kevse serâbiyn kâzen emezû zevceyhi.
22. Fiyhinâ’avrâbun’tâhıyeh.
23. Lâ yesmeûne fîhâ lagven ve lâ kezemâ.
24. Cennâtin nî’îm.
25. A’rafin kasedâtühâ arreâkibü.
26. Ve keva‛a‛idühum hâwic.
27. Ve ‘eteynâhum min kulle sem’i’îm Azîzir Rahîm.
28. İnnâ rabbeke hûvel a‛lemu bil müteğaddimîn.
29. İnnâ huve halakâs semâvâti vel ard bil hakkı. Yevmel kavliyetil kârun. İnnemâ emruhu izâ erâde şey’en en ye kûne lehû fe innemâ ye kûnu lehû kun feyekûn.
30. Fesubbih bismi rabbikel azîmi."

Anlamı:
1. Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.
2. Hâ Mîm.
3. Kitabullah'ın ve gerçeğin (İslam'ın) ağırlığını taşıyıcılarız."
4. Ve size rahmetinden birçok nimetler sundu. Allah'tan başka sadece O'na yönelin. O dünyaların ve insanların Rabbidir.
5. (Allah'ın emriyle) patlamalı sesler çıkaranlara,
6. (Allah'ın emrine) kendiliğinden baş aşağı dokunanlara,
7. (Allah'ın emriyle) öne geçenlere,
8. (O gün) bu inkarcılara yardım edecek kimse yoktur, ne de şefaatçi.
9. O gün insanlar bir araya toplanır.
10. Dağlar savrulur.
11. Ölçüyle tartılır.
12. Tartma eksik çıkanlar, işte onlar yenilmişlerdir.
13. Ölçülerini tam koruyanlar ise,
14. İşte onlar sağlam bir yerde ve güvendedirler.
15. Kim dünya hayatında da, ahirette de sevap kazanmak için çaba sarfederse, işte onlar nimetlerle dolu cennetlerdedirler.
16. Bu dünya hayatında meşgul olanlar da, ahirette de nimetlerle dolu cennetlere gireceklerdir.
17. Cennetlere ilk girenler öncülerdir.
18. İşte onlar Allah’ın yakın dostlarıdır.
19. Adn cennetleri.
20. İpekten giysiler giyinirler ve üzerlerine yeşil ipekten elbiseler ikram edilir.
21. Koltukları, diz boyu koltuklardır ve üzerinde ipekten yastıklar vardır.
22. Orada ne bir boş laf işitirler ne de bir yalancılık.
23. Nimetlerle dolu cennetler.
24. (O cennetin) duvarlarında, üzerinde seyahat edilen bir de araç (giysilere benzer varlıklar) vardır.
25. Sidre ağacının (cennetteki ağaç) yakınındaki yerler.
26. Bunun yanında devreye giren kuyularda otururlar.
27. Size her çeşit meyve ve afiyetli yemekler verilir.
28. Şüphesiz ki Rabbin ona taşkın ve fazlasıyla aniden ortaya çıkarılma anlayışı vardır.
29. Çünkü Rabb’in daha önce geçen toplumları çok iyi bilir. Ve O hak ile yaratmıştır. O'nun buyruğunun yerine gelmesi geldiğinde sadece “Ol” der, o da hemen olur.
30. Şimdi Rabb’inizin kutlu adıyla tesbih edin.
 
Geri
Üst Alt