Araf Suresi'nin Türkçe meali şu şekildedir:
Bismillahirrahmanirrahim.
1. Elif, Lam, Mim, Sad
2. Kitap size geldi ki, Rabbinizin âyetleri şüphesiz hak ve adil olsun diye insanlara açık açık bildirsin.
3. İnkâr edenler, "Şüphesiz bu, apaçık bir sihirdir" dediler.
4. Ama biz, apaçık delillerle Rabbinin izniyle sana hakikati bildiriyoruz. Artık dalalette olanlardan daha zalim kim olabilir?
5. Andolsun ki, senden önceki peygamberlere de elçiler gönderdik; fakat Şeytan, onların işlerini güzel gösterdi de onları saptırdı. Oysa Allah, her işinde kusur olmayan bir hüküm ve hikmet sahibidir.
6. Bu, Allah'ın kendi şanı içindir. Şayet dileseydi, onları hidayete erdirirdi.
7. Ey insanlar! Rabbinizden bir uyarıcı size gelmiştir; ona inanın ki, belki doğru yolu bulursunuz.
8. Size rızık olarak verdiğimiz şeylerin içinizde Allah'ın haram kıldığı şeyleri, bilerek yemeyin. Zira şeytan, insanı açık bir düşman olarak size emrettiği için, onunla dost olmayın.
9. Her şeyin önünden ve arkasından insanların yararına olanı öğret. Gerçekten Allah, yaptıklarınızı hakkıyla bilendir.
10. Sana Kur'an'ı indirdik ki, insanlara yol gösteresin. Senin hakkında sana indirilen Kur'an, insanların tartışacakları bir konu olduğunu anlattığında, onlar şöyle diyecekler: "Biz bunu nasıl kabul etmeyelim ki, kendilerine önceki Kitaplar geldiğinde ona da inanırdık, çünkü o, doğruyu ve bizim Rabbimizin bize bildirdiği gibi gerçeği gösterirdi."
11. Allah'ın varlığını inkar edenler ise, "Kur'an'ın, açık bir mucize olması gerekmez miydi?" diyecekler. Sana şöyle cevap ver: "O, Rabbinin rahmeti için indirilmiştir. Kim inanırsa, gerçekten kurtuluşa erer. Kim de inkar ederse, onun için ne zaman yanmış ateş var!"
12. And olsun ki, Allah, kendisine yakarışında samimi olmayanlarla, ahirette yanmış ateşin kuru dalları gibi olacaklardır.
13. Bu, insanlar için elbette bir uyarıdır. Kim ne yaparsa, muhakkak karşılığını görecektir.
14. Allah'ın mükâfatı en güzeldir ve yine O, insanların günahlarını bağışlayandır.
15. Senin Rabbin, insanların göğüslerinde olanları en iyi bilendir.
16. Andolsun ki, insanları yaratmadan önce, Rabbin onlara, "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye sormuştu. Onlar da, "Evet, Rabbimizsiniz" diye cevap vermişlerdi. Bu, kıyamet günü için saklanmıştır, çünkü insanlar onu unuttular.
17. Andolsun ki, bu dünya hayatında kim ki, tövbelerle, inananlar olarak faaliyet gösterir ve salih amel işlerse, işte onların günahlarından geçmişleri bağışlanır.
18. Ayrıca kim de inkar eder ve ayetlerimizi yalanlar ise, işte onlar cehennem sakinleridir.
19. Allah, insanları yalnızca boşuna yaratmadı. Aksine, insanlar Allah'ın birliğine iman edip salih amel işleyenlerdir. Yine de insanların çoğu gerçekten bilmezler.
20. Adem'e haber ver: İblis seni ve eşini cennetten çıkardığı zaman, sakın birbirinize düşmeyin. Şüphesiz o, size gözünüzü açacağı ağacı ve ölümsüzlükten farksız bir uzun ömür vaadinde bulundu. Ancak ikisi de, bu yasak ağacın meyvesini yediklerinde, özür dilemekle yetinmeyip suçu birbirlerine atmaya başladılar. İşte bu dünya hayatında, zalimlerin varacakları yer budur.
21. Ey Adem! Sen ve eşin birbirinize düşman olmuşsunuz. Bunun için yeryüzünde bir süre kalacaksınız ve orada geçiminizi sağlayacak şeyleri elde edeceksiniz.
22. Rabb'inize yalvarın ve O'na yönelin. Çünkü Allah merhamet edendir, sevenendir.
23. İşte kişinin doğru yola ermesi için kendilerine ayetlerimizi okuduğumuz kimseler, Allah'ın kendilerine lütfu sayesinde gösterdikleri doğru yolu takip etmelidirler. Bu doğru yoldan saparlarsa, işte onlar için cehennem vardır. Cehennemde devamlı kalacaklar ve bu, zalimler için bir son değildir.
24. Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi ve sizi öteki insanlar üzerine yükselttiğimi hatırlayın. Sonra bütün ayetlerime uyarak doğru yolu izleyin. Böyle yaparsanız, tartışmasız Nimetim olan cennete gireceksiniz.
25. Zalimler ise, âyetlerimizi yalanlamaya devam ederler ve haddi aşarlar.
26. Allah, insanlara yeryüzünde dağılmaları için yerini ölçüp biçmiştir. Yine de, insanların çoğu gerçekten iman etmezler.
27. Senin Rabb'in, insanların en iyi bilenidir. Kim salih amel işlerse, karşılığını artırır. Ve Allah'ın verdiği karşılık en iyi olandır.
28. Yoksa inkâr edenler, Rabbiniz size kesin bir belirti gelinceye kadar "göğe çıkacaklarını" mı bekliyorlar? Göklerde ve yerde hiçbir şey yok ki, onun kendisinden kendisine dönmediği (yönetiminde olmadığı) ve hepsinin Allah'a döndürüleceği bir zaman olmasın.
29. İşte o gün, iman edip salih amel işleyenlerin sevabını arttıracak, umutlarına ve çağrılarına karşılık verecek olan Allah'tır. Kâfirlerin, onlara yapılan uyarıların çoğunu inkâr etmelerinden dolayı, onlara şiddetli bir azap vardır.
30. Andolsun ki, senden önceki peygamberler de, kendilerine vahyedileni doğru yolda olanlara aktardılar. İşte biz de sana bu şekilde bir vahiy verdik ki, insanlara hidayet ışığı ve Rablerinin yoluna erişmeleri için bir uyarı olsun.
31. Allah, semaları ve yeri hak yere var etti. Zaten bu, Kadir-i Mutlak olan Allah'ın (istediği şeyi) yapmasıdır.
32. Resulleri her zaman müjdeleyiciler ve uyarıcılardır. Kim iman edip salih amel işlerse, ona korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır.
33. Lâkin onlar, ayetlerimizi yalanlayanlar ve kendilerine karşı kibirli olanlar, cehennemde ebedi kalacaklardır.
34. Kimse kendi sevabının karşılığında cezalandırılmaz. Rabbiniz bir haksızlık yapmaz.
35. Andolsun ki, insanlara biz simalarını değiştirme günü (kıyamet işareti)ne kadar süre veririz. O sürede bizimle yarışanlar bile, yarışa hak kazanacakları kadar yarışıp ödüllerini alacaklardır.
36. Kim de Allah'a karşı kibirli davranır ve ayetlerini inkar ederse, onun cezası cehennemdir. Orada ebedi kalacaktır.
37. Onlar, yeryüzünde yürürken, kendilerini açıkça göstermeye veya insanları kötülükle düzenlemeye çalışırlar. Allah, onların böylesi çabalayışlarını sevmez.
38. Onlar, Kıyamet gününe dindeki zayıf noktaları fışkırtmak için bekleyen kişilerdir. Onlara, zayıf noktaları fışkırtmak için izin verilen kişiler, "Allah'ın vaadi gerçektir. Kıyamet günü hakkında şüphe yoktur" derler. Şimdi siz ne kadar uzaklaştıysanız, o kadar uzaklaşın.
39. Onlar, Allah'ın âyetlerini yalanlayanlar ve onları sapıtmak isteyenlerdir. Onların cehennemlik olduklarından şüpheniz olmasın.
40. Şüphesiz ki, biz yeryüzünde kimseye haksızlık etmeyiz. Ancak insanlar kendilerine haksızlık yaparlar.
41. Korkup-sakınanlar da, Rablerinin âyetlerine iman edenler de, Rablerinden korkarak güven içinde olacakları bir yer vardır.
42. İçlerinde sana uyacak kimse yok mu? Yoksa farkında olmadan vazgeçerler mi?
43. Onlar, sana indirilen Kitap'tan önce, tapınacakları şeyler yoktu. Size ve onlara tezat bir şey ortaya çıkardık. Şimdi onların yanıp-tutuştuğu şeylere tutunmağı kendi nefislerine bırak.
44. "Ben öğretilenin ötesine geçmeni emredilmediğim sürece, ben kendi nefsimi Allah'ın azabından kurtaramam" dedi. "Ben ancak bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim."
45. Onlar, senin nimetlerinin sana verilemeyeceğini söylüyorlar. Fakat daha önce sana verilmiş olan nimetler gibi senin için göğüslerinde olan şeyleri de kıskanıyorlar. "Eğer Allah dileseydi, meleklerle beraber onun Rabbinin yanında bir gurub olurduk" diyorlar.
46. O, insanlara barışı ve güveni getiren ve müminlerin önderi olan Muhammed'dir. Onunla beraberindekiler, kâfirlerin önüne dünya hayatının süsünü sürerler ve sonra onlara dayanamazlar. İşte onların hükümranlığı cehennemdir. Zalimler için ne kötü yataktır!
47. Onlar, her ne zaman onlara gazap ya da âyetlerimiz hakkında uyarı versek, alay eden kimselerdir.
48. Allah'ın ayetleri hakkında alay etmesinler. Eğer hatırlayacak olurlarsa benzerlerinin daha da şiddetli bir şekilde onlara uygulandığını görürler.
49. Kendilerine Kitap verilen kimseler, bile bile O'nu inkâr ettiklerinde nasıl kabul ederler? Doğrusu onların kalplerinde bir hastalık ve Allah da onların yaptıklarını bilmektedir.
50. Yine de sen, salih amel işleyenleri ve Allah'ı çok zikredenleri bırakarak onların tutumunu mı alacaksın ve senin verdiklerin, hem dünyada hem de ahirette, zararlı olacaktır? İşte onlar, yapmakta olduklarının yerine getirilmesi için çabalamaktadırlar.
51. Onların avantajına yoksa korunacakları çöl ziynetleri mi var? Eğer öyleyse, kâfirlerin, kendilerine yardımcı olacak şeylerinin zayıf olduğunu bilselerdi şaşırırlardı.
52. Daha önce kavimleri Rabbinin âyetlerine inanmaktan kaçındıkları gibi, kendi kavimleri de onların peygamberlerine inanmaktan kaçınıyorlar. İşte onların tutumu, geçmişteki kâfirlerinki gibidir.
53. Sen onları tartışırken, "Allah sizin kalplerinizdeki gizli şeyleri biliyor" de.
54. Allah işleri hakkında hüküm verecektir. Ve O, doğru hükmedenlerin en hayırlısıdır.
55. Müşrikler de, kalplerinde kibirle, "Biz bu Kur'an'a inanmayız. Onun çağırdığı şey, bize bir şey ifade etmiyor; o, sadece bize akılsızlıktan ötürü anlamsız geliyor" diyorlar.
56. Sen onlara hangi mucizeyi getirirsen getir, yine de inkâr ederler. Onlar da böyleyiz diyecekler. "Bir kere allahtan bir mucize isteselerdi de o zaman inanmakta ihtiras gösterselerdi ya?" İşte onlar, Allah'ın muhalefetine girenlerdir.
57. Biz, inkar edenlerin kalplerinde kin ve nefret duygusunu (Kur'an'ın onları doğru yola çıkarması sebebiyle), buna karşılık bizim kendilerine verdiğimiz rızıkları kesme korkusunu düşünmüyük.
58. Hiç kuşkusuz Allah, gökleri, yeri ve aralarında olan her şeyi belli bir ölçüye göre yarattı. Eğer siz güç yetirebilirseniz, bu ölçüyü bozandırıcı bir hareket yapın da görelim.
59. Yine de cahiller karşısında sabır göster ve ne kadar küstah davransalar da, onlardan yüz çevir.
60. Allah, geceyi gündüze, gündüzü de gecenin içine sokandır. Şüphesiz ki O iyilik yapanlar, yaptıklarının karşılığını verendir.
61. Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt geldi ve sizin için iyilik ve hidayet yolunu açık açık açıkladı. Artık kim doğru yolu bulursa, kendi yararına olacaktır ve kim de saparsa, kendi aleyhine olacaktır. Ben bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim."
62. İnanmak ve iyi işler yapmakla kim ki, Rabbinin bağışlamasını, bereketli cevherlerle dolu cennetler, içinden nehirler akmakta olan cennetler, orada ebedi kalacakları meskenler ve Allah'ın beğeni ve desteklerini kazanır. İnkâr edenlere gelince; onlara yıkım dolu bir azap vardır.
63. Ne zaman ki, onların üzerlerine bir nimet inerse, "Bu bizim için yararlıdır" derler. Ama eğer bir kötülükle karşılaşırlarsa, Hz. Musa'nın kavmini andıkları gibi hemen bir felaketin geçmesi için sana yakarılırlar. Rabbin, gerçekten büyük bir lütuf sahibidir. Ancak onların çoğu şükret