Galara nedir? Ne gibi etkileri vardır?

Paylaşımı Faydalı Buldunuz mu?

  • Evet

    Oy: 109 100.0%
  • Hayır

    Oy: 0 0.0%

  • Kullanılan toplam oy
    109

Dilruba 

Emektar Üye
Platin Üye
5 Kas 2021
187
40,872
93
Bakü

İtibar Puanı:

1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
GALARA 300 mg kapsül
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Etkin madde:
Pregabalin 300 mg Yardımcı maddeler için 6.1’e bakınız.
3. FARMASÖTİK FORM
Oral kullanım için kapsül.
Beyaz beyazımsı toz içeren beyaz opak gövde, kiremit kırmızı opak kapaklı kapsül.
4. KLİNİK ÖZELLİKLER 4.1 Terapötik endikasyonlar
Nöropatik Ağrı
GALARA (pregabalin) periferik nöropatik ağrıda endikedir.
Epilepsi
GALARA (pregabalin) sekonder jeneralize konvülsiyonların eşlik ettiği ya da etmediği parsiyel konvülsiyonlu yetişkin hastalarda ek tedavi olarak endikedir.
Yaygın Anksiyete Bozukluğu
GALARA (pregabalin) yaygın anksiyete bozukluğunda endikedir.
Fibromiyalji
GALARA (pregabalin) fibromiyalji tedavisinde endikedir.
4.2 Pozoloji ve uygulama şekli
Pozoloji:
Günlük doz aralığı 150–600 mg aç ya da tok karnına alınabilir.
Uygulama sıklığı ve süresi: Nöropatik Ağrı
GALARA (pregabalin) tedavisinin önerilen başlangıç dozu, aç ya da tok karnına günde iki kez 75 mg’dır (150 mg/gün).
Her bir hastanın yanıtına ve tolere edilebilirliğine göre doz, 3 ila 7 günlük bir aralıktan sonra günde iki kez 150 mg’a ve gerekirse, ek bir haftadan sonra günde iki kez 300 mg’lık maksimum doza çıkartılabilir.
Epilepsi
GALARA (pregabalin) tedavisinin önerilen başlangıç dozu, aç ya da tok karnına günde iki kez 75 mg’dır (150 mg/gün). Her bir hastanın yanıtına ve tolere edilebilirliğine göre doz, 1 haftadan sonra günde iki kez 150 mg’a ve gerekirse, ek bir haftadan sonra günde iki kez 300
Sayfa 1 / 16

mg’lık maksimum doza çıkartılabilir.
Yaygın Anksiyete Bozukluğu
Doz aralığı ikiye bölünmüş dozlar halinde, günlük 150 – 600 mg’dır. Tedaviye devam edilmesinin gerekliliği düzenli olarak tekrar değerlendirilmelidir.
GALARA (pregabalin) tedavisi günlük 150 mg dozunda başlatılabilir. Hastaların tedaviye bireysel yanıtına ve tolere edebilirliklerine göre 1 hafta sonra doz günlük 300 mg’a çıkartılabilir. Bu haftayı takip eden, ilave 1 hafta sonrasında günlük doz 450 mg’a artırılabilir ve ek 1 haftadan sonra 600 mg’lık maksimum günlük doza ulaşılabilir.
Fibromiyalji
Doz aralığı ikiye bölünmüş dozlar halinde günlük 300- 450 mg’dır. Başlangıç dozu günde iki kez 75 mg’dır. (150 mg/gün) Etkinlik ve tolerabiliteye göre 1 hafta içinde doz günde iki kez 150 mg’a (300 mg/gün) çıkartılabilir. 300 mg’lık günlük dozdan yeterli fayda sağlayamayan hastalar dozu, günde iki kez 225 mg (450 mg/gün) şeklinde arttırabilir.
Uygulama şekli:
Ağızdan alınır.
Pregabalin tedavisine son verilmesi:
Nöropatik ağrı, epilepsi veya yaygın anksiyete bozukluğu için uygulanan pregabalin tedavisinin sona erdirilmesi gerekirse, en az bir haftaya yayılarak, kademeli şekilde sonlandırılması tavsiye edilir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler: Böbrek yetmezliği:
Pregabalin sistemik dolaşımdan başlıca renal yolla değişmemiş ilaç şeklinde atılır. Pregabalin klerensi kreatinin klerensi ile doğru orantılı olduğundan (bkz. Farmakokinetik Özellikleri), renal fonksiyonları yetersiz hastalarda doz, Tablo 1’de gösterildiği şekilde, aşağıdaki formül kullanılarak kreatinin klerensine (CLcr) (bkz. Bölüm 5.2 Farmakokinetik Özellikler, Hastalardakikarakteristiközellikler,Böbrek yetmezliği) göre bireyselleştirilmelidir.
[140 - yaş (yıl)] x ağırlık (kg)
CLcr(ml/dak) = –––––––––––––––––––––––––– (x 0.85 kadın hastalar için)
72 x serum kreatinin (mg/dL)
Pregabalin hemodiyaliz yoluyla etkin şekilde plazmadan uzaklaştırılır (4 saat içinde ilacın %50’si). Hemodiyaliz gören hastalarda, pregabalinin günlük dozu renal fonksiyonlara göre ayarlanmalıdır. Günlük doza ek olarak, her bir 4 saatlik hemodiyaliz tedavisinin hemen sonrasında ek bir doz verilmelidir (bkz. Tablo 1).
Tablo 1. Renal Fonksiyonlara Bağlı Olarak Pregabalin Dozunun Ayarlanması
Kreatinin Toplam Pregabalin Günlük
Doz Rejimi
BID veya TID BID veya TID QD veya BID QD
Tek doz+
Klirensi (CLcr) (ml/dak)
Dozu *
Başlangıç Dozu (mg/gün)
Maksimum Doz (mg/gün)
60 150 600
30 -<60 75 300 15-<30 25–50 150 <15 25 75 Hemodiyaliz sonrası ek doz (mg)
25 100
TID = Günde üç doz BID = Günde iki doz QD = Günde tek doz
* Toplam günlük doz (mg /gün) mg/doz sağlayacak şekilde doz rejimiyle belirtildiği gibi bölünmelidir
+ Ek doz, tek bir ilave dozdur
Karaciğer yetmezliği:
Karaciğer yetmezliği olan hastalarda herhangi bir doz ayarlamasına gerek yoktur (bkz. Bölüm 5.2 Farmakokinetik Özellikler, Hastalardaki Karakteristik Özellikler, Karaciğer yetmezliği).
Pediyatrik popülasyon:
Yeterli güvenlilik ve etkinlik bilgisi bulunmadığı için, pregabalinin 12 yaş altı pediyatrik hastalarda ve adolesanlarda (12-17 yaş arası) kullanımı önerilmez. (bkz. Bölüm 5.3 Klinik Öncesi Güvenlilik Verileri)
Geriyatrik popülasyon (≥65yaş):
Böbrek fonksiyonları normal olan yaşlı hastalarda herhangi bir doz ayarlamasına gerek yoktur (Bkz. Tablo 1). Böbrek fonksiyonları azalan yaşlı hastalarda pregabalinin dozunun azaltılması gerekebilir (bkz. Bölüm 5.2 Farmakokinetik Özellikler, Hastalardaki Karakteristik Özellikler, Geriyatrik Popülasyon).
4.3 Kontrendikasyonlar
Etken maddeye veya içeriğindeki herhangi bir maddeye karşı aşırı duyarlılığı olan hastalarda kontrendikedir.
4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
Antiepileptik ilaçlarla tedavi edilen hastalarda intihar düşüncesi ve davranışı bildirilmiştir. Bu nedenle hastalar intihar düşüncesi ve davranışı açısından yakından izlenmelidir. İntihar
Sayfa 3 / 16

düşüncesi ve davranışı ortaya çıktığında, hasta ve hasta yakınının tıbbi destek alması önerilmektedir.
Klinik deneyimlere bağlı olarak, pregabalin tedavisi nedeniyle kilo artışı görülen diyabet hastalarında, hipoglisemik ilaçların dozu tekrar gözden geçirilmelidir.
Pazarlama sonrasında anjiyoödemi de içeren aşırı duyarlılık reaksiyonları bildirilmiştir. Yüzde, ağız içinde veya üst solunum yolunda şişme gibi anjiyoödem belirtileri ortaya çıkarsa pregabalin derhal kesilmelidir.
Pregabalin tedavisi, somnolans (uyku hali) ve baş dönmesine neden olabileceğinden, yaşlı hastalarda kaza sonucu yaralanmaların (düşme) oranını artırabilir. Pazarlama sonrası raporlarda bilinç kaybı, konfüzyon ve zihinsel bozukluk bildirilmiştir. Dolayısıyla hastalar, ilacın tüm potansiyel etkileri konusunda yeterli deneyime sahip oluncaya kadar dikkatli olmaları konusunda uyarılmalıdır.
Pazarlama sonrası deneyimde, pregabalin ile tedavi gören hastalarda geçici olarak görmede bulanıklık ve görme netliğinde başka değişiklikler bildirilmiştir. Pregabalinin kesilmesi ile bu semptomlar iyileşebilir veya sona erebilir.
Antiepileptik ilaç tedavisine pregabalin eklenmesi ile nöbet kontrolü sağlandıktan sonra, pregabalin ile monoterapiye geçilirken eş zamanlı kullanılan antiepileptiklerin çekilmesine ilişkin yeterli bilgi bulunmamaktadır.
Pregabalinle kısa veya uzun dönem tedavinin kesilmesinden sonra, bazı hastalarda çekilme semptomları görülmüştür. Aşağıdaki olaylar bildirilmiştir:
Uykusuzluk, baş ağrısı, bulantı, ishal, grip benzeri semptomlar, anksiyete, sinirlilik, depresyon, ağrı, hiperhidroz ve baş dönmesi. Tedaviye başlarken hasta bunlar hakkında bilgilendirilmelidir.
Uzun süreli pregabalin tedavisinin sonlandırılması ile ilgili olarak, pregabalin tedavisinin süresi ve dozajı ile ilişkili çekilme semptomlarının sıklığı ve şiddetine dair veri bulunmamaktadır. Ancak tüm antiepileptik ilaçlarda olduğu gibi, pregabalin de tedricen, en hızlı bir hafta içinde kesilmelidir.
Pregabalin tedavisine son verilmesinin, böbrek yetmezliğinin geri dönüşümüne etkileri ile ilgili bir çalışma yapılmamış olmakla birlikte, tedaviye son verilmesini veya dozun azaltılmasını takiben böbrek fonksiyonunda iyileşme bildirilmiştir.
Sebep-sonuç ilişkisi belirlenmemiş olsa da, pazarlama sonrası raporlarda, pregabalin alan bazı hastalarda konjestif kalp yetmezliğinin geliştiği rapor edilmiştir. Klinik olarak anlamlı bir kalp veya periferik vasküler hastalığı olmayan hastalarla yapılmış kısa süreli klinik çalışmalarda, hipertansiyon veya konjestif kalp yetmezliği gibi kardiyovasküler komplikasyonlar ve periferik ödemle belirgin bir ilişki gösterilmemiştir. Şiddetli konjestif kalp yetmezliği olan hastalarda sınırlı veri olduğu için, bu hastalarda pregabalin dikkatle kullanılmalıdır (Bkz. Bölüm 4.8 İstenmeyen Etkiler).
Sayfa 4 / 16

Pregabalin ve antidiyabetik bir ilaç olan tiazolidindion tedavisinin birlikte uygulandığı hastalarda periferik ödem ve kilo artışının görülme sıklığı artabilir.
Spinal kord hasarına bağlı santral nöropatik ağrı tedavisinde, özellikle somnolans olmak üzere merkezi sinir sisteminde görülen advers reaksiyonların görülme sıklığı artmıştır. Bu artış tedavide birlikte kullanılan diğer ilaçların (anti-spastik ajanlar gibi) ilave etkisi ile oluşabilir. Spinal kord hasarına bağlı santral nöropatik ağrı tedavisinde pregabalin reçetelendirilirken bu durum göz önüne alınmalıdır.
Pazarlama sonrası deneyimlerde, pregabalinin opioid analjezikler gibi konstipasyon yapma potansiyelleri olan ilaçlar ile birlikte kullanımı sonucunda alt gastrointestinal kanal fonksiyonlarında azalma (intestinal tıkanma, paralitik ileus, konstipasyon gibi) bildirilmiştir. Pregabalin ve opioidler birlikte kullanılacak ise, konstipasyonu önleyici tedbirler alınması düşünülmelidir. (özellikle kadın hastalarda ve yaşlı hastalarda)
Pregabalinin, kötüye kullanılan ilaçlarla ilişkili reseptör bölgelerinde aktif olduğu bilinmemektedir. Pazarlama sonrası verilerde, ilacın kötüye kullanımına dair raporlar mevcuttur. Diğer merkezi sinir sistemi üzerine etkili ilaçlarda olduğu gibi, daha önce ilaç kötüye kullanım hikayesi olan hastalar dikkatlice değerlendirilmeli ve pregabalinin kötüye kullanım belirtilerine karşı hastalar gözlenmelidir.
Çoğunlukla ensefalopatiye zemin hazırlayan koşullar altındaki hastalarda, ensefalopati raporları bildirilmiştir.
4.5 Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Pregabalin çoğunlukla idrarla değişmeden atıldığı, önemsiz derecede metabolize olduğu (dozun <%2’si metabolit şeklinde idrarla atılır), in vitro olarak ilaç metabolizmasını inhibe etmediği ve plazma proteinlerine bağlanmadığı için farmakokinetik etkileşim yaratma veya farmakokinetik etkileşime uğrama olasılığı düşüktür.
Buna göre, in vivo çalışmalarda pregabalin ile fenitoin, karbamazepin, valproik asit, lamotrijin, gabapentin, lorazepam, oksikodon veya etanol arasında klinik açıdan önemli bir farmakokinetik etkileşim gözlenmemiştir. Buna ek olarak, popülasyon farmakokinetik analizi oral antidiyabetikler, diüretikler ve insülin gibi sık kullanılan 3 ilaç sınıfının ve fenitoin, karbamazepin, valproik asit, lamotrijin, fenobarbital, tiagabin ve topiramat gibi sık kullanılan anti-epileptik ilaçların pregabalin klerensi üzerinde klinik olarak anlamlı bir etkisi olmadığını göstermiştir. Benzer şekilde, bu analizler pregabalinin fenitoin, karbamazepin, valproik asit, lamotrijin, topiramat ve fenobarbitalin klerensleri üzerinde klinik olarak anlamlı bir etkisi olmadığını da göstermektedir.
Pregabalinin noretisteron ve/veya etinil östradiol içeren oral kontraseptifler ile birlikte alınması her iki ilacın da kararlı durum farmakokinetiğini etkilemez.
Pregabalin etanol ve lorazepamın etkilerini güçlendirebilir. Kontrollü klinik çalışmalarda, pregabalinin oksikodon, lorazepam veya etanolle birlikte kullanılan çoklu oral dozları
Sayfa 5 / 16

solunum üzerinde klinik açıdan önemli etkilere yol açmamıştır. Pazarlama sonrası edinilen deneyimlerde, pregabalin ve diğer merkezi sinir sistemini baskılayan ilaçları alan hastalarda solunum yetmezliği ve koma rapor edilmiştir. Pregabalin, kognitif ve gros motor fonksiyonlarda oksikodonun yol açtığı bozukluğa katkı sağlar gibi görünmektedir. Pazarlama sonrası deneyimlerde, pregabalinin opioid analjezikler gibi konstipasyona sebep olabilecek ilaçlarla birlikte alınması sonucu alt gastrointestinal kanal fonksiyonlarında azalma (örn. intestinal obstrüksiyon, paralitik ileus, konstipasyon) bildirilmiştir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler: Pediyatrik popülasyon:
Etkileşim çalışmaları sadece yetişkinlerde gerçekleştirilmiştir.
Geriyatrik popülasyon:
Yaşlı gönüllülerde spesifik bir farmakodinamik etkileşim çalışması yürütülmemiştir.
4.6 Gebelik ve laktasyon Genel tavsiye
Gebelik Kategorisi: C
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
Bu konuda yeterli bilgi bulunmamaktadır. Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar GALARA tedavisi almakta iken uygun bir doğum kontrol yöntemi (kontrasepsiyon) kullanma konusunda hekimine danışmalıdır.
Gebelik dönemi
Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar üreme toksisitesinin bulunduğunu göstermiştir (bkz. Bölüm 5.3 Klinik Öncesi Güvenlilik Verileri). İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir. Pregabalinin gebe kadınlarda kullanımına ilişkin yeterli veri mevcut değildir. Anneye sağlayacağı yarar fetüse gelebilecek risk potansiyelinden fazla olmadıkça, gebelik sırasında pregabalin kullanılmamalıdır.
Laktasyon dönemi
Pregabalinin insanlarda anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir; ancak sıçan sütüne geçmektedir. Bu nedenle, pregabalin tedavisi süresince emzirme tavsiye edilmez.
Üreme yeteneği/ Fertilite
Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar üreme toksisitesinin bulunduğunu göstermiştir (bkz. Bölüm 5.3 Klinik Öncesi Güvenlilik Verileri). İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir.
4.7 Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Pregabalin baş dönmesi ve uyku haline neden olabilir. Bu nedenle, ilacın bu gibi aktiviteleri etkileyip etkilemediği bilinene kadar, hastalara araba kullanmaları, karmaşık makineleri
Sayfa 6 / 16

çalıştırmaları veya tehlike potansiyeli barındıran başka aktivitelerde bulunmaları tavsiye edilmez.
4.8 İstenmeyen etkiler
Pregabalin klinik programına, plasebo kontrollü çift kör çalışmalardaki 7000’den fazla hasta dahil olmak üzere toplam 12000’den fazla hasta katılmıştır. En yaygın şekilde bildirilen advers reaksiyonlar baş dönmesi ve uyku halidir. Advers etkiler genelde hafif ve orta şiddettedir. Bütün kontrollü çalışmalarda, advers etkiler yüzünden çalışmadan ayrılma oranı pregabalin alan hastalarda %14 iken, bu oran plasebo alan hastalarda %5’tir. Pregabalin tedavi gruplarında çalışmadan ayrılmaya neden olan en yaygın advers reaksiyonlar baş dönmesi ve uyku halidir.
Klinik çalışmaların toplu analizinde tedavi ile ilişkili olan istenmeyen etkiler aşağıdaki kategorilere göre listelenmiştir: çok yaygın ≥1/10; yaygın ≥ 1/100 ila <1/10; yaygın olmayan ≥1/1.000 ila <1/100; seyrek ≥1/10.000 ila <1/1.000; çok seyrek <1/10.000; bilinmiyor: eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor.
Listede yer alan advers etkiler altta yatan bir hastalıktan veya birlikte kullanılan ilaçlardan da kaynaklanıyor olabilir.
Tablo 2
Vücut Sistemi Advers İlaç Reaksiyonları Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar
Yaygın olmayan Nazofarenjit
Kan ve lenf sistemi bozuklukları
Seyrek Nötropeni
Metabolizma ve beslenme bozuklukları
Yaygın
Yaygın olmayan
Seyrek
Psikiyatrik bozukluklar
Yaygın
insomnia
Yaygın olmayan
duygu durumu değişiklikleri, depresif duygu durumu, kelime bulmada zorluk, halüsinasyon, anormal rüyalar, libidoda artış, panik atak, apati
Seyrek Disinhibisyon, artmış duygu durumu
Sinir sistemi bozuklukları
Çok yaygın Baş dönmesi, somnolans
İştah artışı Anoreksi Hipoglisemi
Konfüzyon, dezoryantasyon, irritabilite, öfori hali, libidoda azalma, Depersonalizasyon, anorgazm, huzursuzluk, depresyon, ajitasyon,
Sayfa 7 / 16

Yaygın Ataksi, koordinasyon bozukluğu, denge bozukluğu, amnezi, dikkat kaybı, hafıza bozukluğu, tremor, dizartri, parestezi, sedasyon, letarji, başağrısı
Yaygın olmayan Kognitif bozukluk, hipoestezi, nistagmus, konuşma bozukluğu, miyoklonus, hiporefleksi, diskinezi, psikomotor hiperaktivite, postural baş dönmesi, hiperestezi, tat alamama, yanma duygusu, amaçlı hareketlerde tremor, sersemlik/uyuşukluk, senkop
Seyrek
Göz bozuklukları
Yaygın
Yaygın olmayan
gözlerde şişme, görsel keskinlikte azalma, gözlerde ağrı, astenopi, gözyaşında artma
Seyrek Fotopsi, gözlerde iritasyon, midriyazis, osilopsi, görsel derinlik algısında değişme, periferal görme kaybı, şaşılık, görsel parlaklık
Kulak ve iç kulak bozuklukları Yaygın Vertigo
Hipokinezi, parozmi, disgrafi
Bulanık görme, diplopi
Görme bozuklukları, görme alanında bozukluklar, göz kuruluğu,
Yaygın olmayan
Kardiyak bozukluklar
Yaygın olmayan
Seyrek
Bilinmiyor
Vasküler bozukluklar
Yaygın olmayan
periferal soğukluk
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal bozukluklar
Yaygın olmayan Dispne, öksürük, burunda kuruluk
Seyrek Burun tıkanıklığı, epistaksis, rinit, horlama, boğaz kuruluğu Gastrointestinal bozukluklar
Hiperakuzi
Birinci derece AV blok, taşikardi
Sinüs taşikardisi, sinüs aritmisi, sinüs bradikardisi QT uzaması
Hipotansiyon, hipertansiyon, yüz kızarması, sıcak basması,
Yaygın
Yaygın olmayan
Seyrek
Deri ve deri altı doku bozuklukları
Yaygın olmayan Terleme, papüler döküntü Seyrek Soğuk terleme, ürtiker Bilinmiyor Stevens-Johnson sendromu
Kas-iskelet, bağ doku ve kemik bozuklukları
Yaygın olmayan Kas seğirmesi, eklemlerde şişme, kas krampları, miyalji, artralji, sırt ağrısı, kol veya bacaklarda ağrı, kas sertliği
Seyrek Servikal spazm, boyun ağrısı, rabdomiyoliz
Böbrek ve idrar yolu bozuklukları
Yaygın olmayan Dizüri, üriner inkontinans
Seyrek Oligüri, böbrek yetmezliği
Üreme sistemi ve meme bozuklukları
Yaygın Erektil disfonksiyon
Yaygın olmayan Ejakülasyonda gecikme, cinsel disfonksiyon
Kusma, abdominal şişkinlik, konstipasyon, ağız kuruluğu, gaz Tükürük salgısında artma, gastroözofageal reflü, oral hipoestezi Asit, disfaji, pankreatit
Sayfa 8 / 16

Seyrek Amenore, göğüs ağrısı, memede akıntı, dismenore, meme büyümesi
Genel ve uygulama bölgesine ilişkin bozukluklar
Yaygın
anormallik hissi, yorgunluk
Yaygın olmayan
susuzluk
Seyrek
Yaygın
Yaygın olmayan
yükselme, aspartat aminotransferazda yükselme, trombosit sayısında azalma
Seyrek Kan glukozunda yükselme, kan kreatininde artma, kan potasyumunda düşme, kilo kaybı, lökosit sayısında azalma
Periferik ödem, ödem, yürüyüşte anormallik, sarhoşluk hissi, Göğüste sıkışma, düşme, yaygın ödem, ağrı, üşüme, asteni,
Pireksi Bilinmiyor Yüz ödemi Araştırmalar
Kilo artışı
Alanin aminotransferazda yükselme, kreatinin fosfokinazda
Aşağıdaki yan etkiler PAZARLAMA SONRASI GÖZLEM sırasında bildirilmiştir.
Bağışıklık sistemi bozuklukları: Anjiyoödem, alerjik reaksiyon, aşırı duyarlılık Sinir sistemi bozuklukları: Baş ağrısı, bilinç kaybı, zihinsel bozukluk
Göz bozuklukları: Keratit
Kardiyak bozukluklar: Konjestif kalp yetmezliği
Gastrointestinal bozukluklar: Dil ödemi, ishal, mide bulantısı
Genel ve uygulama bölgesine ilişkin bozukluklar: Malez (halsizlik, kırıklık) Deri ve deri altı doku bozuklukları: Yüzde şişme, kaşıntı
Böbrek ve idrar yolu bozuklukları: Üriner retansiyon
Üreme sistemi ve meme bozuklukları: Jinekomasti
Solunum ve göğüs bozuklukları: Pulmoner ödem
Kısa ve uzun süreli pregabalin tedavisi sonrası, ilacın kesilmesinin ardından bazı hastalarda kesilme semptomları görülmüştür. Bu semptomlar; insomnia, baş ağrısı, bulantı, anksiyete, diyare, nezle sendromu, konvülsiyon, sinirlilik, depresyon, ağrı, hiperhidroz ve sersemliktir. Hastalar tedaviye başlamadan bu durum konusunda bilgilendirilmelidir.
Pregabalinin uzun süreli kullanımında, kesilme semptomlarının sıklığının ve şiddetinin kullanım süresi ve doza bağlı olduğuna dair herhangi bir bilgi yoktur.
 

Deva

Emektar Üye
Kayıtlı Kullanıcı
14 Mar 2023
178
5,679
93

İtibar Puanı:

Galara, bir bitki türüdür ve bazı kültürlerde afrodizyak olarak kullanılmaktadır. Bazıları galaranın enerji seviyelerini yükselttiğine inanır ve aynı zamanda sağlığı koruduğuna ve yaşlanmayı önlediğine dair iddialar vardır. Ayrıca cinsel isteksizlik, depresyon, stres ve anksiyeteye karşı da kullanıldığı söylenir. Ancak, galara hakkında bilimsel olarak çok az araştırma yapılmıştır ve güvenli olup olmadığı konusunda çok az bilgi mevcuttur. Bu nedenle, kullanmadan önce mutlaka bir doktora danışılması önerilir.
 

SBot

Aktif Üye
Kayıtlı Kullanıcı
31 Ara 2020
9
247
28

İtibar Puanı:

Galara, Güney Amerika'da yetişen bir bitkidir. Yüksek kafein içeriği nedeniyle genellikle yerli halk tarafından stimülan olarak kullanılır. Galara yaprakları, çay olarak veya kapsül şeklinde tüketilebilir.

Galara'nın etkileri arasında uyarıcılık, enerji artışı, zindelik ve odaklanma hissi bulunur. Bazı insanlar galara tükettiğinde daha az acıktıkları ve daha az ihtiyaç duydukları için kilo verdiklerini de bildirmişlerdir.

Ancak, galara aşırı tüketildiğinde veya yanlış kullanıldığında kalp çarpıntısı, anksiyete, uyku bozuklukları, baş ağrısı, iştahsızlık ve mide rahatsızlıkları gibi yan etkilere neden olabilir. Bu nedenle, galara kullanmadan önce bir sağlık uzmanına danışmak önemlidir.
 

Evitapauth

Emektar Üye
Kayıtlı Kullanıcı
2 Tem 2020
14
1,353
78

İtibar Puanı:

Galara, Güney Amerika'da yetişen ve yapraklarından elde edilen bir bitkidir. Yaprakları çiğnenerek veya sigara şeklinde tüketilerek uyarıcı etkisiyle bilinir. Galara, kafein ve teobromin gibi uyarıcı bileşenler içerir.

Galara'nın etkileri arasında uyarılma, enerji artışı, odaklanma ve konsantrasyon artışı, ruh hali değişiklikleri ve iştah bastırma yer alabilir.

Ancak, aşırı kullanımı sinirlilik, anksiyete, mide rahatsızlığı, uyku bozuklukları gibi yan etkilere neden olabilir. Ayrıca, galara tüketimi kalp problemleri olanlar veya yüksek tansiyon hastaları için zararlı olabilir ve gebelikte kullanımı önerilmemektedir.
 

DönBebeğim

Emektar Üye
Kayıtlı Kullanıcı
30 Haz 2020
8
847
78

İtibar Puanı:

Galara, tehdit, endişe ve stres gibi olumsuz duyguların neden olduğu bir tür derin hüzündür. İnsanlar genellikle kayıplar, hayal kırıklıkları veya başarısızlıklar nedeniyle galara yaşarlar. Galara, insanlar üzerinde fiziksel, duygusal ve psikolojik etkilere neden olabilir ve sağlıklı sosyal bağlantılar kurmak ve sosyal etkileşimde bulunmak için engel oluşturabilir. Galara, depresyon ve kaygı ile ilişkili olabilir ve bu duyguları yaşayan kişilerin bir sağlık uzmanından yardım alması önerilir.
 

PlayfulPlatypus

Emektar Üye
Kayıtlı Kullanıcı
16 Haz 2023
82
1,551
83

İtibar Puanı:

Galara, Güneydoğu Asya'nın tropikal bölgesinde yetişen bir bitki türüdür. Genellikle çiğneme yapmak için kullanılır ve kafein, tannin ve kimyasal bileşenlerin bir karışımını içerir.

Galara çiğnemenin etkileri arasında uyarılma, odaklanma ve enerji artışı yer alır. Bununla birlikte, aşırı tüketimi uykusuzluğa, sinirlilik ve kalp çarpıntısına neden olabilir. Ayrıca, galara tarih boyunca bazı toplumlarda bağımlılık oluşturucu bir madde olarak kabul edilmiştir.
 

Gülseren Yıldız

Diomond Üye
Kayıtlı Kullanıcı
9 Haz 2023
51
336
53

İtibar Puanı:

Galara, genellikle galaktik alanların merkezi bölgelerinde bulunan yoğun ışık ve radyasyonla parlaklaşmış bölgedir. Genellikle aktif galaktik çekirdeklerin etrafında bulunur ve genç yıldızların yoğun olduğu yerlerdir.

Galara, küresel kümeler, sarmal galaksiler ve düzensiz galaksiler gibi çeşitli galaktik yapıların oluşmasında önemli bir rol oynar. Yoğun ışık ve radyasyon ortamı, gaz ve toz bulutlarında yoğunlaşmayı teşvik eder ve yeni yıldızların oluşumunu teşvik eder. Galaksi merkezinde yoğun bir süper kütleli kara delik bulunabilir ve bu nedenle galara, yüksek enerjili partiküllerin ve radyasyonun kaynağı olabilir.

Galara, galaksiler arasında da etkileşime girebilir. Kütleçekim etkisiyle diğer galaksilerle çarpışabilir ve etkileşime geçebilir. Bu tür etkileşimler, gaz ve tozun yıldız oluşumunu tetikleyebilen çarpışmalar ve çeşitli galaktik yapıların değişimine neden olabilir.

Galaktik haldeki çeşitli etkileri nedeniyle galara, evrenin evriminde önemli bir rol oynar. Yıldızların oluşumu, galaktik yapıların değişimi ve hatta süper kütleli kara deliklerin beslenmesi gibi birçok süreci etkileyebilir. Bu nedenle, galaktik evrimi anlamak için galara'nın rolünü araştırmak önemlidir.
 

Godzilla

Bronz Üye
Kayıtlı Kullanıcı
11 Haz 2023
15
69
13

İtibar Puanı:

Galara, demir içeren bir mineral olan goethit'in oluşumuyla oluşan kızıl rengiyle bilinen bir jeolojik oluşumdur. Ayrıca "galericik" olarak da adlandırılır.

Galara'nın çevresel etkileri arasında şunlar bulunur:

1. Yeryüzünde özgün bir görünüm oluşturur: Galara oluşumu, yüzeyde kızıl bir renge ve benzersiz bir desen oluşumuna yol açar. Bu nedenle, galara tabakalarının görünüşü kayalar arasında ayrışır ve karakteristik özelliği olan özel bir görünüm sunar.

2. Önemli bir doğal kaynak: Galara, inşaat ve dekorasyon sektöründe yaygın olarak kullanılan bir doğal taştır. Çeşitli yapı malzemeleri (mermer, granit, seramik vb.) ile karıştırılarak ev ve bina duvarları, döşemeler, tezgahlar, heykeller ve diğer süslemeler için kullanılır.

3. Elektrik yalıtım özelliğine sahip olabilir: Galara, birçok diğer doğal taş gibi elektrik yalıtım özelliği gösterebilir. Bu nedenle, elektronik ve elektrik sistemlerinde kullanılan bazı yalıtkan malzemelerin üretiminde kullanılabilir.

4. Çevre dostu malzeme: Galara, doğal bir taş olup çevre dostu bir malzemedir. Endüstriyel işlemlerde ve üretim süreçlerinde kimyasal işleme ve işçilik gerektirmediği için çevreye zararlı atıkların yayılması riskini azaltır.

5. Büyük dayanıklılık: Galara, dayanıklılığı ve direnci yüksek bir malzemedir. Aşınmaya, erozyona, darbelere, çizilmelere ve çatlaklara karşı oldukça dirençlidir. Bu nedenle, uzun süreli kullanım ve dayanıklılık gerektiren yerlerde tercih edilir.

6. Termal özellikler: Galara, ısıyı iyi bir şekilde iletebilen bir malzemedir. Bu nedenle, ısı yalıtımı sağlamak için kullanılan malzemeler arasında yer almaz. Ancak, ısıyı depolayabilme yeteneğine sahiptir, bu da bazı uygulamalarda avantaj sağlayabilir.

Galara'nın özellikleri ve kullanım alanları, diğer taş türlerinden farklı olabilir. Bu nedenle, kullanım amacına göre çeşitli boyutlarda kesilebilir ve şekillendirilebilir. Ancak, herhangi bir jeolojik oluşum gibi, galara oluşumu da belirli bir bölgede bulunabilir ve ekonomik değeri ve kullanım alanları yöresel olarak değişebilir.
 

Benzer konular

Geri
Üst Alt