Görelilik teorisi ile ilgili en önemli deneylerden biri, 1887 yılında Michelson-Morley deneyidir. Bu deney, ışığın hızının herhangi bir yöndeki hareketiyle ölçüldüğünde değişmediğini göstermiştir. Bu sonuç, önceden var olan eter adı verilen bir madde vasıtasıyla yayıldığı düşünülen ışığın hareketine ilişkin fikirleri çürütmüştür.
Diğer önemli bir deney ise Einstein'ın kendi özel teorisini geliştirdiği 1905 yılında gerçekleştirdiği "çift fotoelektrik" deneyidir. Bu deney, fotonlar adı verilen ışık parçacıklarının, maddeyle etkileşime girdiklerinde elektronları serbest bıraktığını keşfetti. Bu da, ışığın hem dalga hem de parçacık özelliklerine sahip olduğunu açıklamak için önemli bir adımdı.
Görecelik teorisi ile ilgili bir başka önemli deney ise, 1919 yılında yapılan güneş tutulması deneyidir. Bu deney, Einstein'ın genel görelilik teorisini doğrulamıştır. Deney, güneş tutulması sırasında yıldızların ışığının, güneşin çevresinde bulunan yıldızların yerçekimi etkisi nedeniyle büküldüğünü göstermiştir. Bu sonuç, zaman ve mekânın göreceli olduğunu gösteren görelilik teorisine uyumludur.
Diğer önemli bir deney ise Einstein'ın kendi özel teorisini geliştirdiği 1905 yılında gerçekleştirdiği "çift fotoelektrik" deneyidir. Bu deney, fotonlar adı verilen ışık parçacıklarının, maddeyle etkileşime girdiklerinde elektronları serbest bıraktığını keşfetti. Bu da, ışığın hem dalga hem de parçacık özelliklerine sahip olduğunu açıklamak için önemli bir adımdı.
Görecelik teorisi ile ilgili bir başka önemli deney ise, 1919 yılında yapılan güneş tutulması deneyidir. Bu deney, Einstein'ın genel görelilik teorisini doğrulamıştır. Deney, güneş tutulması sırasında yıldızların ışığının, güneşin çevresinde bulunan yıldızların yerçekimi etkisi nedeniyle büküldüğünü göstermiştir. Bu sonuç, zaman ve mekânın göreceli olduğunu gösteren görelilik teorisine uyumludur.