Atina ve Roma Antik dönemde Batı uygarlıklarının iki önemli demokrasisidir. Her iki şehir de demokrasi alanında çeşitli yenilikler getirmişlerdir.
Antik Yunan'da, Demokrasi'nin temelini Atina şehri atmıştır. MÖ 5. yüzyılda, Atina şehrinin yaşanan iç savaşların ardından, bir yönetim değişikliğine ihtiyacı vardı. Böylece oligarşi yönetimi yerine, halkın oy kullanarak seçtiği temsilcilerin yönettiği bir demokrasi kuruldu. Bu demokraside, vatandaşların önemli kararlarda oy kullanma hakkı vardı. Ancak, Atina Demokrasisi dönemsel olarak farklılıklar göstermiştir. Vatandaşlık kavramı, belirli bir sınıfın güç kazanması gerektiği şeklinde yorulmuştur. Bu nedenle, sadece erkek vatandaşların oy kullanma hakkı vardı ve kadınlar, köleler ve yabancılar vatandaş kabul edilmedi.
Antik Roma, gelişiminin erken dönemlerinde bir monarşinin yönetimi altındaydı. Ancak MÖ 509'da, Lucius Junius Brutus'un yönetiminde, halkın oy kullanarak seçtiği iki konsül yönetim biçimine geçildi. Bu devlet şekli, özgür vatandaşlar tarafından yönetildi. Roma'da, vatandaşlık kurumu yaygınlaştı ve birden fazla etnisiteye ve cinsiyete açıldı. Bu sayede, vatandaşların katılımı arttı ve Roma demokrasi alanında önemli bir yenilik gerçekleştirdi.
Sonuç olarak, Atina ve Roma demokrasileri tarihte büyük bir öneme sahiptir. İki şehir de vatandaşların katılımına izin vermiş ve politik yönetimlerini demokrasi yoluyla yönetmiştir. Ancak, her iki demokrasi de sadece belirli bir sınıfın vatandaşlık kabulüne izin vermiştir.
Antik Yunan'da, Demokrasi'nin temelini Atina şehri atmıştır. MÖ 5. yüzyılda, Atina şehrinin yaşanan iç savaşların ardından, bir yönetim değişikliğine ihtiyacı vardı. Böylece oligarşi yönetimi yerine, halkın oy kullanarak seçtiği temsilcilerin yönettiği bir demokrasi kuruldu. Bu demokraside, vatandaşların önemli kararlarda oy kullanma hakkı vardı. Ancak, Atina Demokrasisi dönemsel olarak farklılıklar göstermiştir. Vatandaşlık kavramı, belirli bir sınıfın güç kazanması gerektiği şeklinde yorulmuştur. Bu nedenle, sadece erkek vatandaşların oy kullanma hakkı vardı ve kadınlar, köleler ve yabancılar vatandaş kabul edilmedi.
Antik Roma, gelişiminin erken dönemlerinde bir monarşinin yönetimi altındaydı. Ancak MÖ 509'da, Lucius Junius Brutus'un yönetiminde, halkın oy kullanarak seçtiği iki konsül yönetim biçimine geçildi. Bu devlet şekli, özgür vatandaşlar tarafından yönetildi. Roma'da, vatandaşlık kurumu yaygınlaştı ve birden fazla etnisiteye ve cinsiyete açıldı. Bu sayede, vatandaşların katılımı arttı ve Roma demokrasi alanında önemli bir yenilik gerçekleştirdi.
Sonuç olarak, Atina ve Roma demokrasileri tarihte büyük bir öneme sahiptir. İki şehir de vatandaşların katılımına izin vermiş ve politik yönetimlerini demokrasi yoluyla yönetmiştir. Ancak, her iki demokrasi de sadece belirli bir sınıfın vatandaşlık kabulüne izin vermiştir.