Kadınların sanat dünyasındaki yeri tartışmalı bir konudur. Tarih boyunca, kadınlar sanatta birçok engelle karşılaşmış ve tanınma, kabul edilme ve başarı elde etme konusunda zorluklarla mücadele etmişlerdir.
Özellikle geçmiş dönemlerde, kadınların sanata erişimi sınırlıydı ve erkek egemen sanat kurumları tarafından dışlanmışlardı. Kadınlar, akademi ve resmi sanat dünyası tarafından genellikle marjinallikle, hobi olarak ya da amatör olarak görülmüştür. Sanat eğitimi alma fırsatları sınırlıydı ve kadın sanatçılar resmi sergilere davet edilmiyor, galeri ve müzelerde yer verilmiyorlardı.
Ancak, son yüzyılda kadınların sanat dünyasındaki yeri önemli ölçüde değişmiştir. Kadın sanatçılar, feminizm ve cinsiyet eşitliği hareketleriyle birlikte daha fazla fırsat ve tanınma elde etmeye başlamışlardır. Kadınlar, sanat okullarına kabul edilme imkanları artmış, kendi sanat eserlerini sergileyebilme olanakları sağlanmıştır. Kadın sanatçılar, erkeklerle eşit düzeyde eserlerini sergileyebilmektedir ve kadın sanatçılara özel sergiler ve etkinlikler düzenlenmektedir.
Bununla birlikte, kadınların sanat dünyasında hala karşılaştığı zorluklar devam etmektedir. Erkek egemen kurumlar ve değerlendirme süreçleri, kadın sanatçıların çalışmalarını değerlendirme ve kabul etme konusunda hala dengesizlikler içermektedir. Kadın sanatçılar, erkek meslektaşları kadar tanınma, sergileme ve satış yapma fırsatlarına sahip olamamaktadırlar. Ayrıca, cinsiyet, ırk, etnisite ve sosyal sınıf gibi faktörlerin kadın sanatçıların başarıları üzerinde etkili olduğu da görülmektedir.
Bu yüzden, kadınların sanat dünyasındaki yeri hala eşitlikçi olmayan bir yapıya sahiptir ve kadınlar, mücadele etmeye devam etmektedir. Ancak, kadınların sanat dünyasında iyileştirme ve ilerlemeler kaydedilmiş ve kadın sanatçılar, isimlerini duyurma ve önemli eserler üretme konusunda büyük adımlar atmışlardır. Kadın sanatçıların etkisi ve katkıları giderek daha fazla tanınmakta ve değer görmektedir.