Marksizm-Leninizm, Çarlık Rusya’sında ortaya çıkan bir teori ve pratiğin, 1917 Rus Devrimi’nin ardından Sovyet Rusya’ya ve ardından diğer ülkelere yayılmasıyla oluşan siyasal düşünce akımıdır. İlk olarak Karl Marx tarafından ortaya atılan sosyalist teorinin, Lenin tarafından geliştirilmesiyle Marksizm-Leninizm şeklini almıştır.
Marksizm-Leninizm, tarihte birçok devrimci harekete öncülük etmiştir. Özellikle Rusya Devrimi’nde, bu görüşlerin uygulanmasıyla kısa sürede bir başarı elde edilmiştir. Bunun yanı sıra, Dünya’nın birçok ülkesinde de sol politikaların benimsenmesinde etkili olmuştur.
Marksizm-Leninizm’in temel özelliği, ekonomik yapının belirleyici rolünü vurgulamasıdır. Yani, her toplumsal sınıfın belirli bir ekonomik bağımsızlığı ve üretim tarzı vardır ve bu üretim tarzı da toplumsal ilişkileri belirler. Bu nedenle, insanlar arasındaki sosyal sınıfların ortadan kalkması ancak üretim tarzının değiştirilmesiyle mümkündür.
Marksizm-Leninizm’in diğer bir önemli özelliği de, proletaryanın yani işçi sınıfının en önemli güç olduğunu savunmasıdır. Bu nedenle, Marksizm-Leninizm’in ekonomik yapısında, işçi sınıfı üretim araçlarını elinde tutar ve üretim sürecinde en önemli rolü oynar. Bu sayede, işçi sınıfının gücü artar ve kapitalizm sistemini yıkmak daha kolay hale gelir.
Sonuç olarak, Marksizm-Leninizm’in tarihsel gelişim süreci oldukça önemlidir. Bu teori ve pratiğin uygulanması, tarihte birçok devrimci harekete öncülük etmiştir ve sol politikaların benimsenmesinde etkili olmuştur. Ekonomik yapının belirleyici rolüne vurgu yapması ve işçi sınıfının gücünü ön plana çıkarması, Marksizm-Leninizm’in özelliklerinden sadece bazılarıdır. Bu teori ve pratiğin tartışılmaya devam edeceği açıktır ve gelecekte de dünya siyasetinde etkisini sürdürecektir.
Marksizm-Leninizm, tarihte birçok devrimci harekete öncülük etmiştir. Özellikle Rusya Devrimi’nde, bu görüşlerin uygulanmasıyla kısa sürede bir başarı elde edilmiştir. Bunun yanı sıra, Dünya’nın birçok ülkesinde de sol politikaların benimsenmesinde etkili olmuştur.
Marksizm-Leninizm’in temel özelliği, ekonomik yapının belirleyici rolünü vurgulamasıdır. Yani, her toplumsal sınıfın belirli bir ekonomik bağımsızlığı ve üretim tarzı vardır ve bu üretim tarzı da toplumsal ilişkileri belirler. Bu nedenle, insanlar arasındaki sosyal sınıfların ortadan kalkması ancak üretim tarzının değiştirilmesiyle mümkündür.
Marksizm-Leninizm’in diğer bir önemli özelliği de, proletaryanın yani işçi sınıfının en önemli güç olduğunu savunmasıdır. Bu nedenle, Marksizm-Leninizm’in ekonomik yapısında, işçi sınıfı üretim araçlarını elinde tutar ve üretim sürecinde en önemli rolü oynar. Bu sayede, işçi sınıfının gücü artar ve kapitalizm sistemini yıkmak daha kolay hale gelir.
Sonuç olarak, Marksizm-Leninizm’in tarihsel gelişim süreci oldukça önemlidir. Bu teori ve pratiğin uygulanması, tarihte birçok devrimci harekete öncülük etmiştir ve sol politikaların benimsenmesinde etkili olmuştur. Ekonomik yapının belirleyici rolüne vurgu yapması ve işçi sınıfının gücünü ön plana çıkarması, Marksizm-Leninizm’in özelliklerinden sadece bazılarıdır. Bu teori ve pratiğin tartışılmaya devam edeceği açıktır ve gelecekte de dünya siyasetinde etkisini sürdürecektir.