Kapitalizmin yükselişi, insanların yaşam kalitesini dikkate almadan sadece kar hırsı ile hareket etmelerine yol açmıştır. Yoksul ülkelerden işçi göçleri, kapitalist ülkelerin kârını artırmak için kullanılan bir araç haline gelmiştir. Fakat, Marx ve Lenin gibi düşünürler, göç eden işçilerin yasal haklarının korunması gerektiğini vurgulamaktadırlar.
Marx, göçmen işçileri sömürülen bir grup olarak tanımlar. Kapitalizmin sömürü düzeninin temelinde işçilerin emeğinin değersizleştirilmesi yatar. Göçmen işçiler, düşük ücretlerle çalıştırılır ve sadece kâr hırsı için kullanılırlar. Marx’a göre, bu durumun sonucunda işçiler, yoksullaşır ve ezilir.
Lenin ise, göçmen işçilerin sorunlarının sadece sömürü olmadığını belirtir. Ona göre, kapitalizm döneminde göçmen işçilerin yaşadığı sorunların merkezinde, uluslararası sınıf dayanışmasının olmaması yatar. Yabancılaşmış işçiler, kendi ülkelerinden koparıldıkları için, ulusal sorunlara karşı duyarsız hale gelirler.
Bu düşünürler aynı zamanda göçmen işçilerin sosyal haklarının da korunması gerektiğine inanmaktadırlar. İşçilerin sendikal hakları, iş güvencesi gibi haklar, kapitalist ülkelerde göçmen işçiler tarafından sıklıkla ihlal edilir. Oysa, Marx ve Lenin, işçilerin bu tür haklara sahip olması gerektiğini sıklıkla vurgulamışlardır.
Sonuç olarak, Marx ve Lenin’in göç politikalarına yaklaşımı, göçmen işçilerin yasal haklarına ve sosyal haklarına verdiği önemi yansıtmaktadır. Kapitalizm döneminde, işçilerin sömürüsüne rağmen, bu düşünürler, işçilerin günümüzdeki sorunlarının temelinde sınıf dayanışmasının olmaması yattığına işaret etmektedirler. Bu nedenle, kapitalist ülkelerin göç politikalarının, işçi haklarının korunmasına odaklanması gerekmektedir.
Marx, göçmen işçileri sömürülen bir grup olarak tanımlar. Kapitalizmin sömürü düzeninin temelinde işçilerin emeğinin değersizleştirilmesi yatar. Göçmen işçiler, düşük ücretlerle çalıştırılır ve sadece kâr hırsı için kullanılırlar. Marx’a göre, bu durumun sonucunda işçiler, yoksullaşır ve ezilir.
Lenin ise, göçmen işçilerin sorunlarının sadece sömürü olmadığını belirtir. Ona göre, kapitalizm döneminde göçmen işçilerin yaşadığı sorunların merkezinde, uluslararası sınıf dayanışmasının olmaması yatar. Yabancılaşmış işçiler, kendi ülkelerinden koparıldıkları için, ulusal sorunlara karşı duyarsız hale gelirler.
Bu düşünürler aynı zamanda göçmen işçilerin sosyal haklarının da korunması gerektiğine inanmaktadırlar. İşçilerin sendikal hakları, iş güvencesi gibi haklar, kapitalist ülkelerde göçmen işçiler tarafından sıklıkla ihlal edilir. Oysa, Marx ve Lenin, işçilerin bu tür haklara sahip olması gerektiğini sıklıkla vurgulamışlardır.
Sonuç olarak, Marx ve Lenin’in göç politikalarına yaklaşımı, göçmen işçilerin yasal haklarına ve sosyal haklarına verdiği önemi yansıtmaktadır. Kapitalizm döneminde, işçilerin sömürüsüne rağmen, bu düşünürler, işçilerin günümüzdeki sorunlarının temelinde sınıf dayanışmasının olmaması yattığına işaret etmektedirler. Bu nedenle, kapitalist ülkelerin göç politikalarının, işçi haklarının korunmasına odaklanması gerekmektedir.