Mevlana'nın şiirleri genellikle doğa, aşk, maneviyat, insanın varoluşu ve diğer metafizik kavramlar gibi soyut konulara yönelik olmasına rağmen, onu diğer şairlerden ayıran şey şiirlerinin içerdiği derin anlamdır. Şiirlerinin her bir mısrasında, okuyucuya felsefi bir düşünce sunarak ruhsal bir yolculuğa çıkarır.
Mevlana'nın şiirleri, Divan-ı Kebir adlı eserinde toplanmıştır ve bu eser, pek çok dile çevrilmiştir. Şiirlerinde kullanmış olduğu dil, döneminin Türkçesiyle harmanlanmış bir Farsça'dır ve bu dil, kendine özgü bir melodiye sahiptir.
Mevlana'nın şiirleri aşkı, insanların kendini bulma yolculuğunu, manevi arayışları ve hayatın anlamı hakkındaki düşünceleriyle öne çıkar. Mesnevi'nin ilk şiiri olan "Fırat Nehri Gibi" özellikle tanınmıştır ve insanların hayatındaki kaygıları ve korkuları anlatır.
Mevlana'nın şiirleri, öğüt veren bir tavırda olsa da, bu öğütler sert bir tutumla verilmemiştir. Onun şiirleri, okuyucusuna nazikçe felsefi ve ahlaki düşünceler sunar. Bu anlamda Mevlana, İslam felsefesiyle kişisel tecrübesini harmanlayarak şiir yazımında çığır açmıştır.
Mevlana'nın şiirleri, yaşam boyu öğrenim ve insanın felsefi arayışlarını konu alarak yazılmış eserlerdir. Bu şiirler, günümüzde hala dünya genelinde okunmakta ve etkisi gün geçtikçe artmaktadır. Mevlana'nın şiirleri Türk edebiyatına ve İslam kültürüne büyük katkı sağlamış ve pek çok insanın kalbinde yer etmiştir.