1. Gülseli İnal'ın yazdığı "Babam ve Ben", zamanla birbirlerinden uzaklaşan bir baba ve kızının dokunaklı öyküsü. Kızı, babasıyla buğday tarlalarında koşturup onun hikayelerini dinlediği çocukluk anılarını anıyor ve bunu, birbirleriyle zar zor konuştukları mevcut gergin ilişkileriyle karşılaştırıyor. Onunla tekrar bağlantı kurmaya çalışır, ancak çok geç olabileceğini fark eder. Hikaye, aile ilişkilerinin karmaşıklığını ve kaybedilen bağlantıların acısını güzel bir şekilde tasvir ediyor.
2. Sait Faik Abasıyanık'ın yazdığı "Bir Kadın Arıyorum", genç yaşta aşık olduğu kadını aramak için ortalıkta dolaşan bir adamın dokunaklı öyküsü. Kadın artık evli ve bir çocuğu var, ancak kahraman hâlâ onunla derin bir bağ hissediyor. Hikaye, karşılıksız aşk, özlem ve geçmiş deneyimlerin şimdiki algılarımız üzerindeki etkisini araştırıyor.
3. Italo Calvino'nun "Sonsuzluk Otelinde Bir Gece", her odası birbirinden farklı sonsuz bir otelde geçen gerçeküstü ve felsefi bir hikaye. Bir gezgin olan kahraman, çeşitli odaları ziyaret eder ve aşk, güç ve adalet gibi dünyevi kavramları temsil eden farklı insanlarla tanışır. Hikaye, insan doğası ve hayatımızdaki sonsuz anlam ve tatmin arayışı üzerine bir yorumdur.
4. Albert Camus'nün "Bir Hayatın Sonbaharı", ölmeyi bekleyen Jean adında yaşlı bir adamın melankolik öyküsüdür. Hayatını, sevdiği insanları ve katlandığı trajedileri hatırlıyor. Hikaye ölümlülük, pişmanlık ve hayatın anlamı temalarını araştırıyor.
5. O. Henry'nin "Kanun İşleri", kasa hırsızlığı ustası Jimmy Valentine adında bir adamın komik ve ironik öyküsü. Hapisten çıktıktan sonra küçük bir kasabaya yerleşir ve suçlu geçmişini geride bırakmaya karar verir. Ancak, önceki hayatı onu yakalar ve becerilerini kasabanın ileri gelenlerine yardım etmek için kullanmak zorundadır. Hikaye, siyah ve beyaz ahlakı ile kurtuluşun önemi arasındaki ince çizgi üzerine bir yorumdur.
6. Sabahattin Ali'nin "İstiklal Caddesi", 20. yüzyılın başlarında Türk toplumunun eşitsizliklerini ve adaletsizliklerini gözler önüne seren eleştirel ve güçlü bir hikaye. Ana karakter, İstanbul'un en prestijli caddesi olan İstiklal Caddesi'ndeki varlıklı bir ailenin evinde hizmetçi olarak çalışan genç bir kızdır. Üst sınıfın yozlaşmasına ve zulmüne ilk elden tanık olur ve ataerkil bir toplumda işçi sınıfından bir kadın olmanın acı gerçeklerini yaşar.
7. Stefan Zweig'in yazdığı "Satranç", 2. Dünya Savaşı sırasında Naziler tarafından bir otel odasına hapsedilen Dr. B adlı bir adam hakkında gerilimli ve psikolojik bir hikaye. Vakit geçirmek için otelin müdürü, satranç şampiyonu Czentovic ile satranç oynuyor. Hikaye, güç dinamikleri, insan ruhu ve ne pahasına olursa olsun kazanmanın kişinin ahlaki değerlerinden ödün vermeye değip değmeyeceği sorusu üzerine bir yorumdur.
8. Ernest Hemingway'in yazdığı "Ölü Bir Denizin Kıyısında" Meksika Körfezi'nde balığa çıkan bir baba ve oğlunun unutulmaz ve trajik hikayesi. İlişkileri gergindir ve birbirleriyle iletişim kurmakta güçlük çekerler. Ancak ani bir şiddet patlak verir ve hayatta kalmak için birlikte çalışmak zorunda kalırlar. Hikaye, erkeklik, keder ve hayatın kırılganlığı temalarını araştırıyor.
9. Truman Capote'nin yazdığı "Bir Olayın Anatomisi", 1959'da Kansas'ta bir ailenin vahşice katledilmesinin öyküsünü anlatan araştırmacı gazetecilik yazısıdır. Öyküyü yazdığında yirmili yaşlarında olan Capote, suçu yeniden kurgular ve katiller. Hikaye, gerçek suç edebiyatının çığır açan bir parçasıdır ve şiddet, adalet ve kurban ile fail arasındaki bulanık çizgiler temalarını araştırır.
10. Cemil Meriç'in "Benim Üniversitelerim", yazarın eğitimini ve entelektüel yolculuğunu yansıttığı otobiyografik bir denemedir. Düşüncesini şekillendiren çeşitli fikirleri ve felsefi düşünce okullarını tartışıyor ve hayatı ve kariyeri hakkında fikir veriyor. Hikaye, bilgi ve kendini keşfetme arayışının son derece kişisel ve anlayışlı bir keşfidir.