Michel de Montaigne (1533-1592), Rönesans döneminin ünlü bir filozofu ve yazarıdır. Din hakkındaki düşünceleri, çağının dini gerginliklerinin ve Katolik-Protestan ayrılığının etkisi altında olmuştur. Montaigne, dini konuları ele alırken genellikle dinin kişisel inanç ve deneyimlerle ilgili bir konu olduğunu vurgulamıştır.
Montaigne, dini kaynakları yorumlarken özgür bir düşünce sergilemiştir. Ona göre, tek bir gerçeğin kesinliği konusunda tartışma yoktur ve bu nedenle insanların farklı inançlara sahip olmalarını kabul etmek gerekmektedir. Dinin, insanların olduğu gibi kabul edilmeli ve her bireyin kendi inancını takip etmesine izin verilmelidir.
Montaigne, kilisenin otoritesini de sorgulamıştır. Ona göre, dini öğretiler sadece kiliseden gelen otorite tarafından kabul edilmemelidir; bunun yerine her birey dinin öğretilerini kendi deneyimleri ve vicdani inancıyla sorgulamalıdır.
Montaigne'in din hakkındaki düşünceleri, dini fanatizme karşı bir eleştiri niteliği taşır. O, dini kuralların insanların özgür iradelerini kısıtladığını ve insanların kendi düşüncelerini ve inançlarını keşfetmelerine engel olduğunu düşünür. Bu nedenle Montaigne, dini deneyimi kişisel bir durum olarak değerlendirir ve insanların inançlarını özgürce seçmeleri gerektiğini savunur.
Montaigne, dinin insanları bir arada tutan bir güç olduğunu da kabul eder; ancak ona göre, dinin baskıcı bir şekilde uygulanması, insanları daha da bölücü hale getirebilir. Bu yüzden Montaigne, dinin kişisel inanç üzerine kurulması gerektiğini ve her bireyin kendi inancını özgürce yaşamasının önemli olduğunu savunur.
Özetlemek gerekirse, Montaigne'in din hakkındaki düşünceleri genellikle kişisel inanç ve deneyimlerin önemine vurgu yapar. Ona göre din, bireylerin özgür iradeleriyle seçtikleri bir konudur ve herkesin inançlarını özgürce takip etme hakkı vardır. Ayrıca, kilisenin otoritesini sorgular ve dini deneyimin kişisel bir durum olduğunu vurgular.