Sosyal kaygı bozukluğu, yoğun bir şekilde sosyal durumlarda ortaya çıkan yoğun bir endişe, korku veya kaçınma davranışıdır. Bu durum, normal hayatta sosyal etkileşimlerde bulunmada ciddi zorluklar yaşayarak yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir. Sosyal kaygı bozukluğu, genetik, biyolojik ve çevresel faktörlere bağlı olarak ortaya çıkabilir.
Nedenleri:
1. Genetik: Sosyal kaygı bozukluğu, genetik yatkınlıkla ilgili olabilir. Ebeveynlerinden biri veya her ikisi de sosyal kaygı bozukluğu yaşayan kişilerde, genellikle sosyal kaygı bozukluğu riski daha yüksektir.
2. Biyolojik: Sosyal kaygı bozukluğu, beyindeki anksiyete ile ilgili bölgelerin aşırı aktivitesi, serotonin seviyesindeki düşüklük, stres hormonu kortizolun yüksek seviyeleri ve diğer biyokimyasal etkenlerle ilişkilendirilmiştir.
3. Çevresel faktörler: Çocukluk döneminde yaşanan travmatik olaylar, kötü deneyimler, zorlu yaşam koşulları, sosyal baskı ve olumsuz sosyal etkileşimler sosyal kaygı bozukluğuna yol açabilir.
Belirtileri:
1. Yoğun korku ve endişe: Sosyal kaygı bozukluğu olan insanlar, sosyal etkileşimlerden kaçınmak için yoğun bir korku ve endişe hissederler. Kalabalık ortamlar, topluluklar ve yüz yüze iletişim, genellikle kişiyi korkutur ve stresli hale getirir.
2. İzolasyon: Sosyal kaygı bozukluğu olan insanlar, kendilerini toplumdan ve sosyal etkileşimlerden izole ederler. Kendilerini evde, yalnız ve güvende hissederler ve yalnız kalmaktan hoşlanırlar.
3. Fiziksel belirtiler: Sosyal kaygı bozukluğu, fiziksel belirtilerle de kendini gösterir. Kalp çarpıntısı, terleme, nefes darlığı, titreme, mide rahatsızlığı, baş ağrısı, kas gerginliği ve uyku bozuklukları gibi belirtiler, sık sık yaşanır.
4. Kendine güven eksikliği: Sosyal kaygı bozukluğu olan insanlar, kendilerine güven eksikliği yaşarlar. Kendilerini diğerleriyle karşılaştırır ve kendilerini yetersiz hissederler. Bu da depresyon, düşük benlik saygısı ve intihara meyil gibi diğer problemlere yol açabilir.
Nedenleri:
1. Genetik: Sosyal kaygı bozukluğu, genetik yatkınlıkla ilgili olabilir. Ebeveynlerinden biri veya her ikisi de sosyal kaygı bozukluğu yaşayan kişilerde, genellikle sosyal kaygı bozukluğu riski daha yüksektir.
2. Biyolojik: Sosyal kaygı bozukluğu, beyindeki anksiyete ile ilgili bölgelerin aşırı aktivitesi, serotonin seviyesindeki düşüklük, stres hormonu kortizolun yüksek seviyeleri ve diğer biyokimyasal etkenlerle ilişkilendirilmiştir.
3. Çevresel faktörler: Çocukluk döneminde yaşanan travmatik olaylar, kötü deneyimler, zorlu yaşam koşulları, sosyal baskı ve olumsuz sosyal etkileşimler sosyal kaygı bozukluğuna yol açabilir.
Belirtileri:
1. Yoğun korku ve endişe: Sosyal kaygı bozukluğu olan insanlar, sosyal etkileşimlerden kaçınmak için yoğun bir korku ve endişe hissederler. Kalabalık ortamlar, topluluklar ve yüz yüze iletişim, genellikle kişiyi korkutur ve stresli hale getirir.
2. İzolasyon: Sosyal kaygı bozukluğu olan insanlar, kendilerini toplumdan ve sosyal etkileşimlerden izole ederler. Kendilerini evde, yalnız ve güvende hissederler ve yalnız kalmaktan hoşlanırlar.
3. Fiziksel belirtiler: Sosyal kaygı bozukluğu, fiziksel belirtilerle de kendini gösterir. Kalp çarpıntısı, terleme, nefes darlığı, titreme, mide rahatsızlığı, baş ağrısı, kas gerginliği ve uyku bozuklukları gibi belirtiler, sık sık yaşanır.
4. Kendine güven eksikliği: Sosyal kaygı bozukluğu olan insanlar, kendilerine güven eksikliği yaşarlar. Kendilerini diğerleriyle karşılaştırır ve kendilerini yetersiz hissederler. Bu da depresyon, düşük benlik saygısı ve intihara meyil gibi diğer problemlere yol açabilir.