Skolastik ve Yeni Skolastik felsefelerinde Tanrı anlayışı, her iki felsefi akımın temelini oluşturur. Bu filozoflar, Tanrı varlığının metafiziksel boyutunu ele alır ve onu insan aklının erişebileceği bir şekilde açıklamaya çalışır.
Skolastik düşünce, Ortaçağ Avrupası'nda gelişmiştir ve Aristoteles'in felsefi görüşlerinin kilise doktrinine entegre edilmesiyle oluşmuştur. Skolastikler, Tanrı'nın varlığına dair kanıtlar sunarak Tanrı'yı felsefe alanına dahil etmeye çalışmışlardır. Bu kanıtlar, ontolojik, kozmolojik ve teleolojik argümanlardan oluşur. Ontolojik argüman, Tanrı'nın varlığına dair bir mantıksal kanıt sunarken, kozmolojik argüman, evrenin nedeni olarak Tanrı'yı gösterir. Teleolojik argüman ise, evrende var olan uyumun bir tasarımcıyı gerektirdiğini iddia eder.
Yeni Skolastik felsefe ise, 19. yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkmıştır. Bu akımın temsilcileri, özellikle Thomas Aquinas'ın felsefesine dayanarak, Tanrı'nın varlığına dair argümanların yanı sıra Tanrı'nın nitelikleri ile ilgili ayrıntılı bir analiz yapmışlardır. Yeni Skolastikçiler, Tanrı'nın varlığından ziyade, Tanrı'nın kudreti, bilgeliği ve merhameti gibi niteliklerine daha çok odaklanmışlardır.
Bu felsefi akımların ortak noktası, Tanrı'nın varlığına dair felsefi kanıtlar sunarak insan aklının anlayabileceği bir şekilde açıklamaya çalışmalarıdır. Özellikle skolastik felsefenin temsilcileri, Tanrı'nın varlığına dair iddialarının yanı sıra, ele aldıkları konuların tamamında Tanrı'yı merkeze koymuşlardır. Yeni Skolastikçiler ise, Tanrı'nın niteliklerine odaklanarak, Tanrı'nın insan hayatındaki rolünü daha ayrıntılı bir şekilde ele almışlardır.
Skolastik düşünce, Ortaçağ Avrupası'nda gelişmiştir ve Aristoteles'in felsefi görüşlerinin kilise doktrinine entegre edilmesiyle oluşmuştur. Skolastikler, Tanrı'nın varlığına dair kanıtlar sunarak Tanrı'yı felsefe alanına dahil etmeye çalışmışlardır. Bu kanıtlar, ontolojik, kozmolojik ve teleolojik argümanlardan oluşur. Ontolojik argüman, Tanrı'nın varlığına dair bir mantıksal kanıt sunarken, kozmolojik argüman, evrenin nedeni olarak Tanrı'yı gösterir. Teleolojik argüman ise, evrende var olan uyumun bir tasarımcıyı gerektirdiğini iddia eder.
Yeni Skolastik felsefe ise, 19. yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkmıştır. Bu akımın temsilcileri, özellikle Thomas Aquinas'ın felsefesine dayanarak, Tanrı'nın varlığına dair argümanların yanı sıra Tanrı'nın nitelikleri ile ilgili ayrıntılı bir analiz yapmışlardır. Yeni Skolastikçiler, Tanrı'nın varlığından ziyade, Tanrı'nın kudreti, bilgeliği ve merhameti gibi niteliklerine daha çok odaklanmışlardır.
Bu felsefi akımların ortak noktası, Tanrı'nın varlığına dair felsefi kanıtlar sunarak insan aklının anlayabileceği bir şekilde açıklamaya çalışmalarıdır. Özellikle skolastik felsefenin temsilcileri, Tanrı'nın varlığına dair iddialarının yanı sıra, ele aldıkları konuların tamamında Tanrı'yı merkeze koymuşlardır. Yeni Skolastikçiler ise, Tanrı'nın niteliklerine odaklanarak, Tanrı'nın insan hayatındaki rolünü daha ayrıntılı bir şekilde ele almışlardır.