Şura Suresi'nin Okunuşu ve Anlamı Nasıldır?

Paylaşımı Faydalı Buldunuz mu?

  • Evet

    Oy: 74 100.0%
  • Hayır

    Oy: 0 0.0%

  • Kullanılan toplam oy
    74

ErSan.Net 

İçeriğin Derinliklerine Dal
Yönetici
Founder
21 Haz 2019
34,557
1,768,599
113
41
Ceyhan/Adana

İtibar Puanı:

Şura Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 42. suresidir ve 53 ayetten oluşmaktadır. Bu sure, Allah'ın birliğini ve gücünü vurgularken, insanlara doğru yolu bulmaları için öğütler vermektedir.

Surenin okunuşu oldukça akıcı ve yumuşaktır. Bu surede, birçok harf benzerlik göstermektedir. Bu nedenle, ritmi ve tonlaması oldukça önemlidir. Tüm surenin okunuşunu öğrenmek için doğru bir telaffuz ve tonlama gereklidir.

Surenin anlamına gelecek olursak, Allah'a şükretmenin, Peygamberimize iman etmenin ve namaz kılmaya devam etmenin önemi vurgulanmaktadır. Ayrıca suresinde, insanların çekişme ve tartışmalarının boş olduğu, yalnızca Allah'ın karşılıklarının gerçek değer taşıdığı belirtilmektedir.

Şura Suresi, birçok ayetinde müminleri doğru yola çağırmakta ve Allah'ın yolunda olmaları gerektiğinin altını çizmektedir. İman ettikleri halde, doğru yoldan ayrılmaya çalışanlara dair de uyarılarda bulunulmaktadır. Bu nedenle, müminlerin doğru yolda kalmaları için şeytana uymamaları ve Allah'ın yolunu takip etmeleri gerektiği vurgulanmaktadır.

Sonuç olarak, Şura Suresi, müminlere Allah'ın birliğini, gücünü ve öğütlerini hatırlatan, doğru yolu takip etmeleri için uyarılar yaparak bizi güçlendiren güzel bir suredir. Okunuş ve anlamına hakim olarak, bu sureyi daha iyi anlamayı ve hayatımıza yansıtmayı deneyebiliriz.
 

MT 

Keşfetmek İçin İçeriği Oku
Moderator
Kayıtlı Kullanıcı
30 Kas 2019
29,151
673,376
113

İtibar Puanı:

Ek olarak, Şura Suresi'nde insanlar arasında adaleti ve merhameti korumanın önemi de vurgulanmaktadır. Ayrıca, inançsızlarla barış yapmanın ve yardımlaşmanın gerekliliği de ifade edilmektedir.

Surenin ortalarında yer alan ayetlerde ise Allah'ın isimleri ve özellikleri anlatılmaktadır. Bu ayetlerde Allah'ın merhameti, affı ve bağışlayıcılığı vurgulanmaktadır. Ayrıca, insanların Allah'a yönelmeleri, duaya sarılmaları ve sabretmeleri gerektiği de belirtilmektedir.

Surenin sonunda ise, Allah'ın insanlara öğütler vererek onları doğru yola ilettiği ve insanların bu öğütlere uymaları gerektiği ifade edilir. Surenin son ayetinde ise, Allah'ın her şeyi hakkıyla bilen ve yöneten olduğu vurgulanır.

Şura Suresi, Müslümanlar için önemli bir öğüt kaynağıdır. Bu surede Allah'ın birliği, merhameti, affı ve adaleti gibi kavramlar işlenerek, insanların doğru yolda kalması ve Allah'a yakınlaşması gerektiği hatırlatılır. Surenin anlamı daha da derinleştirildiğinde, insanın hayatındaki günlük olaylara dair çözümler sunan öğütler içerdiği gözlemlenir.
 

Charleshep

Emektar Üye
Kayıtlı Kullanıcı
1 Haz 2022
50
1,462
83

İtibar Puanı:

Şura Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 42. suresidir. İsmi, surede geçen "şûrâ" kelimesinden gelir ve "danışma" anlamındadır. Surenin okunuşu ve anlamı şu şekildedir:

Okunuşu:
Bismillahirrahmânirrahîm.
Ha-mim.
Ayn-sin-kaf.
İşte sana öyle bir kitap verdik ki, kime yöneleceğini sen kendisi seçersin. Bu kitap, Allah'tan korkanlar için bir hidayet rehberidir.
Onlar, namaz kıldıklarında eğilirler ve diklenirler. Onlar, Rabblerine vakar ve huşu içinde dua ederler. Onlar, dünya hayatına karşı kayıtsızdırlar ve ahirete inanırlar.
Onlar, Rablerinin yolunda infak ederler ve hasislik etmezler. Onlar, kendilerine verilen nimetlerin fazlasını istemezler, fakat hesabın doğru ve adil olmasını isterler.
Onlar, Allah'ın emirlerine uyarlar ve peygamberlere itaat ederler. Onlar, Allah'ın verdiği cenneti ve güzel nimetleri isterler. Ve onlar mutlaka Allah'a karşı gelmekten sakınırlar.
Ve işte onlar, Rabbleri tarafından esenlikle selamlandıklarında "Allah'ın hamdı ne yücedir" derler ve orası cennetlerdir, sürekli kalacakları yerdir.
Onların işleri ne dünya hayatında ne de ahirette boşa gitmez. Ve onlar, zalimlerin cezasından korunmuşlardır.
İşte böyle, o Allah'ın kullarıdır ki, Allah merhamet eder, bağışlar ve erdemlere sahip olanları fazlasıyla ödüllendirir.

Anlamı:
Allah, insana özgür irade bahşetmiş ve ona hidayet rehberi olarak Kitabını göndermiştir. İman edenler, namaz kılanlar, Allah'ın emirlerine uyanlar, Allah'ın verdiği nimetlere şükreden ve cenneti isteyenler, cimrilik yapmayan insanlardır. Allah'a karşı gelmekten sakınanlar ve iyi işler yapanlar, Allah'ın merhametine ve bağışlamasına sığınırlar. Dünya hayatında ve ahirette zalimlerin cezasından kurtulurlar ve Allah onları cennetiyle ödüllendirir.
 

suatmutaf

Emektar Üye
Kayıtlı Kullanıcı
16 Kas 2019
8
545
78

İtibar Puanı:

Şura Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 42. suresidir. Bu surenin okunuşu ve anlamı şu şekildedir:

Okunuşu:

Bismillahirrahmanirrahim

Ha-mim. Ayn, sin, kaf. İşte sana, onların çoğunu arzu ettiğin şeylerden bir kısmını açıklıyoruz. Şüphesiz onlar Allah yolunda tartışırlarsa, onların şüpheleri Kendisi'ne ilettirilir. Allah kimin doğru yolu bulduğunu daha iyi bilendir.

Mülkünde olanları terk edip de, ancak tevbe edenlere ve salih amel işleyenlere yardım eden, merhametli olan Allah'tan başka kim yardım edebilir?

Eğer Allah insana bir darlık çektirirse, yalnız O'na yalvarır. Ve kendisine verilen nimeti kaldırdığında da yine yalnız O'na şükreder. Sonra da insanların en kötüsü olarak tekrar yüz çevirir.

O onların yaptıklarından dolayı, yeryüzünde sindirebilecekleri bir azap tattırabilir. Yeryüzünde hiçbir şey yoktur ki, onun üzerindeki varlıkların hepsi Allah'ın mülkü değil midir? Onların geleceği de yalnız O'nun katındadır.

Allah, göklerin ve yerin yaratıcısıdır. O, insanların kötülüklerinin daha önce miyadını belirlemiştir yoksa henüz belirlememiş midir? Andolsun ki O, her şeyi hakkıyla bilendir.

Anlamı:

Başında "Ha-mim" harfleri bulunan bu surede insanlar arasındaki tartışmaların kaynağına değiniliyor. İnsanların içinde bulunduğu darlık ve zorluklardan bahsedilerek Allah'a yönelmenin önemi vurgulanıyor. Allah'ın hüküm ve kudreti üzerinde durularak O'nun birliği dile getiriliyor. Ayrıca, insanların yapacakları eylemlerin gelecekteki sonuçlarına vurgu yapılıyor.
 

MobilyaTakimlari

Emektar Üye
Founder
20 Haz 2019
999
24,427
93

İtibar Puanı:

Şûra Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 42. suresidir. Sura kelimesi, Arapça'da "danışma" veya "istişare" anlamına gelir. Bu surede, müminlerin Allah'a yönelik davranışları, doğru yolda olanların tavrı, Tevrat ve İncil'in doğruluğuna inanmanın önemi, Kur'an'ın indirilişi, Allah'ın birliği ve tekliği konuları ele alınmaktadır.

SURENİN OKUNUŞU:

"Bismillahirrahmanirrahim

Ha Mim. Ayn Sin Kaf.

İşte sana, Kitaptan vahiy olunan ve senin Rabbinden olan hak sözlerdir. Ama insanların çoğu iman etmezler.

Allah, oysa ki, yarattıklarının her şeyinden haberdardır.

Göklerin ve yerin anahtarı O'nun yanındadır. İstediği kimsenin rızkını artırır veya kısar. Çünkü O, her şeyi hakkıyla bilendir.

O, size dinde bir yol gösterdi. Nuh'a vahyettiği gibi sana da vahyettiği şeyi İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya emrettiği gibi emretti. Dinleme güçleri yetmeyip de anlayamadıkları şeyleri yüzünden, bu konularda ayrılığa düştüler. Allah kıyamet günü aralarındaki ayrılığa götürüleceklerdir.

İşte bu, sana vahyettiğimiz bir şeriat ve bir yol. Sen onları takip et; nefislerinin arzularına uyma. Seni Hakka çağırana uymakla onları dogru yola iletirsin. Şüphesiz Allah, kime hidayet verirse, işte o doğru yolda olanlardandır.

Müminler ancak Allah'a ve ahiret gününe inanırlar ve para harcarlar. Onlar, Rablerinin yolunda öncü ve önder olan kimselerdir. İşte onların diğer insanlardan birçok derece üstünlükleri vardır."

SURENİN ANLAMI:

Ha Mim. Ayn Sin Kaf.

İşte sana gelen hak sözler, Kitaptandır ve senin Rabbindendir. Ancak çoğu insan inanmazlar.

Allah, yarattığı her şeyden haberdardır.

Göklerin ve yerin anahtarı sadece O'nun elindedir. İstediği kimselere rızkını verir veya eksiltir, çünkü O, her şeyi hakkıyla bilendir.

Sana vahyettiğimiz şey, İbrahim, Musa ve İsa'ya, yani daha önceki peygamberlere emrettiğimiz şeylerle aynıdır. Ama insanlar anlamadıkları için bu konularda ayrılığa düştüler. Allah, onları kıyamet günü aralarındaki ayrılıklarını görüntülemek için yargılayacak.

Ancak sen, sana vahiy edilen şeylere uymalısın ve nefsinin arzularına teslim olmamalısın. Allah'ın yoluna tabi ol, seni hakka çağıranlara uymakla doğru yola ulaşabilirsin. Allah, hidayet verdiği kimseleri, doğru yolda olan insanlar olarak kaydeder.

Müminler, Allah'a, ahiret gününe inanırlar ve mallarını Allah yolunda harcarlar. Onlar, Rablerinin yolunda öncü kimselerdir ve diğer insanlardan derece olarak üstündürler.
 

NebulaFrost

Emektar Üye
Kayıtlı Kullanıcı
16 Haz 2023
97
1,844
83

İtibar Puanı:

Şura Suresi, Kuran-ı Kerim'in 42. suresidir. Bu sure, Mekke döneminde inmiştir ve 53 ayettir. Sure, başta tevhid, peygamberlik ve ahiret inancı olmak üzere, birçok konuda insanlara rehberlik yapmaktadır.

Okunuşu:

"Bismillahirrahmânirrahîm.

Hâ Mîm.

Ayn Sin Kaf.

İşte bunlar, sana vahyedilen kitaptır. O Kitapta kesin ve doğru bilgi vardır. Başta Allah’a, göklere ve yerlere hükmetme gücü olan Allah’a inanmamış olanlar, konuşmaya başlarlarken hüsranla karşılaşırlar. Kendilerine nasıl bir yardımcı verileceğini de bilemezler.

Böyle olunca, onların yüz çevirip gittiklerinde sen onlara yakınlaşma. Çünkü onlar bir sapıklık içindedirler.

Onlara Rabbinden bir rahmet de büyük bir bağışlanma da bekleyenler vardır. Eğer sen yüz çevirseydin ve yeryüzünde fazla dürüstlük edenler olsaydı, onları affetseydin, Allah da çok affedici ve bağışlayıcıdır.

İşte böyle. Allah, gerçekten kendisinden başka ilah olmayandır. O, affedici ve bağışlayıcıdır. O, her şeyin sahibidir.

Göklerde ve yerde olanlar, Allah’ın izniyle var olmuşlardır. O, dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah, bağışlayandır, merhametli olandır.

Allah, size kendi varlığından bir nurun yansıyarak aydınlatmasıyla yol gösterir. Kendisine rızası uygun olanları bu nurun yoluna çıkarır. Allah, güzel iş yapanları da daha da güzel şeyler yapmakla yükümlü kılar. Allah’ın bu nurun yansıyarak aydınlatması, sizin ve daha önceki nesillerin peygamberi Hz. Muhammed’in işaretleridir. Allah, gerçekten bakandır, bilendir.

Allah, göklerin ve yerin anahtarlarını kimseye vermedi. O, istediğine erişmesi için izin verir. O, bilendir, her şeyi kudreti altında tutandır.

Allah’ın dini, size gönderdiği kitapta açıklanmıştır. Bu kitapta önceki nesillere de yol göstermiştir. Özellikle insanlara dürüstlük, insanlarla iyi geçinme, yetimlere ve yoksullara iyilik etme, akrabayı koruma, zina etmemeye, haksız yere birisini öldürmeme, Allah ile birlikte başka tanrılara tapmama, anne ve babaya iyilik yapma, Allah’ın rızası uğruna sevap isteme gibi öğütler verilmiştir. Kim Allah’ın yoluna uyar, pek korkmayacak bir şey vardır ve onlar üzüntüye düşmeyeceklerdir.

Allah, gerçekten yalnızca kendi ayetlerine tapınmanızı, hiçbir şeye tapınmamanızı, insanlar arasında sizi Allah’ın ayetleri ile elden ele gezdirip küçümseyenlere uymamanızı buyuruyor. İşte böyle, Allah’ın sizlere cezası çetindir.

Allah’a selam olsun, büyük doğruluk sahibine selam olsun."

Anlamı:

Şura Suresi, İslam inancının temel noktalarından bahsetmektedir. Sure, inanan insanlar için bir rehber olma özelliği taşımaktadır. Sure, Allah’ın birliğine, peygamberliğe, ahirete, insana değer vermeye, dürüstlüğe, adaletli olmaya, yoksullara yardımcı olmaya, anne-babaya saygı göstermeye ve günahlardan kaçınmaya vurgu yapmaktadır. Ayrıca, insanlara, Allah’ın ayetlerine uymayı, insanların küçümsemesine aldırmamayı ve sadece Allah’a tapınmayı öğütlemektedir. Sure, Allah’ın rahmetini, affını ve bağışlamasını da hatırlatmaktadır.
 

NimbleNewt

Emektar Üye
Kayıtlı Kullanıcı
16 Haz 2023
88
1,677
83

İtibar Puanı:

Şura Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 42. suresidir. İsmi, surenin ilk ayetinde geçen "şura" kelimesinden gelir. Toplantı, danışma anlamına gelir. Surenin genel teması, Allah'ın birliği, peygamberlere gönderilen kitaplar, insanların sorumluluğu ve onların karşılığında alacakları cezalar gibi konuları ele almaktadır.

Okunuşu:
"Bismillahirrahmanirrahim"
Ha Mim
Ayn Sin Kaf
İşte sana kendisiyle yeryüzünde kullarımız arasında adalet yapman için vahyettiğimiz bir Kitap.
Şüphesiz, sen şirk koşanlardan değilsin.
O küfrü eden, yeryüzünde Allah'ın yolundan sapan kimseye ne fena bir azap vardır.
Allah, onları kovmuştur ve Allah'a kavuşacakları gün onlar için bir azap hazırlamıştır.
İşte o insanlar ki, Allah'a yalnızca secde ederek, O'na yaklaşmak isteyen kimselerdir.
Ticaret ve alışveriş, sizi Allah'ın zikrinden alıkoymasin.
Kim böyle yaparsa, o, hem dünyada, hem de ahirette zarara uğrayanlardandır.
Allah ile ettiğiniz antlaşmalara sadık kalın ve O'nun adı anıldığı zaman, yalnızca O'nun adını anın.
Kim bunları ihlal ederse, şüphesiz Allah'ın takdir ettiği ödülüyle karşılaşır.
Allah, işte bu hükümleri hikmetle vahyeder.
Onu öğüt alanlar için, ancak akıl sahipleri düşünüp öğüt alırlar.

Anlamı:
Ha Mim.
Ayn’t Sin’ın nutfesi: İşte sana, Kendisiyle kullarımız arasında adalet kılıp düzeltmen için vahyettiğimiz bir Kitap. Şüphesiz sen, şirk koşanlardan değilsin.
O küfrü eden, yeryüzünde Allah’ın yolundan sapan kimseye ne fena bir azap vardır!
Allah, onları kovdu ve Allah’a kavuşacakları gün, onlar için bir azap hazırlamıştır.
Gerçekten onlar, Allah’a secdeler ederek O’na yaklaşmaya çalışanlardır.
Alış-veriş ve ticaret seni Allah’ın zikrinden alıkoymasın.
Kim böyle yaparsa, o hem dünyada, hem de Ahirette zararlı olmuştur ve doğru yolu bulamamıştır.
Allah ile yaptığınız ahd’e sadık kalın, O’nun adı anıldığı zaman, O’nun adını anın.
Kim bunları çiğnerse, doğrusu Allah’ın takdir ettiği cezayla karşılaşacak olanlardır.
Allah, emirleri hikmetli kılmak için vahy eder.
Bunları öğüt almak isteyenler, ancak düşünenler ve akıllılar öğüt alabilirler.
 

SalatalıkSamuray

Emektar Üye
Kayıtlı Kullanıcı
16 Haz 2023
85
1,662
83

İtibar Puanı:

Şura Suresi, Kuran-ı Kerim'in 42. suresidir. Okunuşu ve anlamı şu şekildedir:

Okunuşu:
Bismillahirrahmanirrahim.
Ha-mim.
Ayn-sin-kaf.
Böylece sana gönderdiğimiz bu Kur'an'ın sana açıklamasını vahyettik. Şimdi sen onların aralarındaki anlaşmazlıklarda Allah'ın hükmüne başvur. Gerçek şu ki, Allah dilediği kimseye yol gösterir.

Allah dileseydi, bu kitapta insanları tek bir ümmet halinde yaratır, fakat Allah dilediği şekilde insanları yarattı. Yine de onlar, verdikleri söze sadık kalmadıkları için anlaşamadılar. Bu yüzden seni de onların arasında bir deneme olarak gönderdik. Artık sen, onların söyledikleri şeyleri kararına bağla ve onları Allah'ın yoluna çağır. Gerçek şu ki, Allah, kendisine yakın olanları ve doğru yolu bulanları sever.

Onlar Allah'ın yarattığı şeyleri inkar ettiler, ancak inkarları kendilerine hiçbir yarar sağlamadı. Gerçek olan şu ki, insanların tümü Allah'a dönecektir.

De ki: "Ey insanlar, sizin tek bir ilahınız vardır. O, sizi yaratan ve doğru yolu gösterendir." Biz, elçiler aracılığıyla her kesime uyarıcı gönderdik. Allah, kendi yoluna uygun olan kimseyi seçer.

Onlar, sana yetkisiz bir şeyle gelirlerse, sen de Allah ile elçisine dönmelisiniz. Gerçek şu ki, Allah, insanların gizlediklerini de açığa çıkarandır.

De ki: "Allah'a iman ettim, sonra da O'na teslim oldum." Sizler de, size verilen apaçık delillere göre Allah'a iman edin. Gerçek şu ki, Allah, yapmakta olduklarınızı görmekte olan'dır.

İman edenler ve salih amel işleyenler, Rablerinin katında ödüllendirilecektir. Ne mutlu böyle kimselere!

Şüphesiz Allah'ın ayetleri inkar edenler için hiçbir yarar sağlamayacak. Onlar ahirette kaybedenlerin ta kendileri olacak.
 

Geveze yazar

Diomond Üye
Kayıtlı Kullanıcı
11 Haz 2023
50
354
53

İtibar Puanı:

Şura Suresi'nin okunuşu ve anlamı aşağıdaki gibidir:

Okunuşu:
"Bismillahirrahmânirrahîm.
Hâ Meem.
Ayn Sin Kaf.
Kendisinden emin olduğun şeyi -Kur'an'ı- sana Allah indirmiştir, çünkü sen, mutlaka peygamberlerden birisin.
Andolsun, senden önce de peygamberler gönderdik; onlardan bahsettiğimiz kişilere, Rûhûl Emîn'in Rabbi tarafından ilham edildi. Sana da bunu vahyedilmiştir. Hiç bilen bir kimse, hakkında tartışılması gereken bir kitap olduğuna şüphe eder mi?
Ancak, onlar daha önce, Allah'a kulluk yapmaları için insanlara yol göstermek üzere, doğru yola ulaşmayı arzulayan bir topluluktur. Oysa yaptıklarından dolayı Allah’a karşı aciz olduklarının bilincindeler.
Allah, kıyamet gününe kadar topluluklar arasında haklarında anlaşmazlık olan konuları hükmüyle çözecektir.
Allah, dilediğine hidayet verir ve dilediğini de sapıklığında bırakır.
O, şüphesiz hakkıyla bilen ve hikmet sahibidir.
Daha önce kendilerine ilim verilmemiş olanları sorguya çekmek sana düşmez. Sen ancak bir uyarıcısın.
Allah'ın âyetlerine inkâr edenler, Allah'ın yeryüzünde halife kılması için uygun bir sebep aranmasından başka bir şey isteyemezler. İnkar edenlerin durumu ne kötüdür!
Onlara Rablerinin azabı geldiği zaman, işte o zaman onlara arkadaşlarını suçlarlar. Onlarla aralarında olan bağ artık yok olur.
İnsan, öyle bir hâldedir ki, kendisi için çabucak bir duâ eder. Fakat biz, kendisine bir nimet verdik mi, durup oturmuş, bir kenara çekilir. Şeytan ise, onun içinden geçirdiğini ona fısıldar. İnsan ise, unutkan ve nankördür.
İnsanlardan bir şey istenildiği zaman bolluğu O'na hemen gelir. Fakat bir sıkıntıya düştüğünde, hemen yardım için Allah'a koşar."
(Şura Suresi, 42:1-8)

Anlamı:
Bu sure, Hz. Muhammed'e vahiy yoluyla gönderilen Kur'an'ın gerçek olduğunu vurgulamaktadır. Daha önceki peygamberlere de vahiyle kitaplar gönderildiği ve Kur'an'ın da aynı şekilde gönderildiği belirtilir. Surede ayrıca, Allah'ın hikmet sahibi olduğu ve dilediğini hidayete erdirdiği veya sapıklıkta bıraktığı ifade edilir. İnsan, nimetlere sahip olduğu zaman şımarmakta ve unutmaktadır, ancak sıkıntıya düştüğünde Allah'a yönelmektedir. Sure, insanın şımarıklığını ve nankörlüğünü eleştirmekte ve Allah'a sığınmanın önemini vurgulamaktadır.
 

EğitimGezgini

Bronz Üye
Kayıtlı Kullanıcı
8 Haz 2023
23
58
13

İtibar Puanı:

Şura Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 42. suresidir. Surenin adı, "şura" kelimesinin geçtiği birinci ayettend gelmektedir. Surenin toplamda 53 ayeti vardır.

Şura Suresi'nin okunuşu şu şekildedir:

"Bismillahirrahmânirrahîm.
Hâ, Mîm.
Ayn, Sîn, Kâf.
İşte Allah. O'ndan başka hiçbir ilah yoktur. Hem diridir, hem de herşeyi bilendir.
Allah size Kitap'tan bir vahiy yolunu indirdi. İki belirgin yol tayin etti. İşte bunlardan hangisine uyarsanız, orada hüsrana düşmezsiniz. İşte Allah yolunu kendi yolundan ayırdı. İşte bunlar, anlamaları için insanlara ibret veren ayetlerdir.
Siz her bir iftirayı uyduranın ardından birbirinizle münakaşaya dalasınız diye bu böyle. İşte bu nimetlerin hepsini biraraya getiren Allah'tır. Şüphesiz Rabbiniz, hainleri çok iyi bilir.
Eğer size bir hak gelirse, onu da inkar ederler. Hâlbuki size ihsan eden Allah'tır. Kur'an'dan hükmet Allah'a bırakmışken, hangi kayaya sığınırsınız?
Siz bize yönelmeye çağırdıktan sonra, şirk koşmanız buna mı olacak? O veya o da gitmek isterken Allah, sizi bırakıverir. Dolayısıyla birbirinizin dostları olmuşsunuzdur. Allah, sizinle ne yapmakta olduğunuzu hakkıyla bilir.
Sizin dostlarınız ancak Allah, elçisi ve inananlardır. O davet eder, işitir ve kendisine sığınılanlara iyilik yapar."
diye devam etmektedir.

Şura Suresi, inananlara doğru yolu göstermek, nasihatlerde bulunmak ve Allah'ın birliğine davet etmek amacıyla indirilmiştir. Surenin anlamı, insanlara Allah'ın yolunu göstererek onları cahiliye adetlerinden kurtarmak ve Allah'a teslim olmalarını sağlamaktır. Ayrıca insanların birbirleriyle çekişme ve anlaşmazlık içinde olmalarını reddeder ve huzur, barış ve adalet içinde yaşamalarını teşvik eder. Surenin sonunda da insanların yalnızca Allah'ı dost edinmeleri gerektiği vurgulanır.
 

Emir Tekin

Emektar Üye
Kayıtlı Kullanıcı
9 Haz 2023
109
624
93

İtibar Puanı:

Şura Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 42. suresidir. Ayrıca "Şura" kelimesi, surenin başındaki "Şura" kelimesinden alınmıştır. Sure, 53 ayetten oluşmaktadır.

Şura Suresi'nin okunuşu ve anlamı şu şekildedir:

Okunuşu: Bismillahirrahmânirrahîm. Hâ-Mîm. Ayn, Sîn, Kâf, fâ. Bu şeklinde okunur.

Anlamı:
1. Hâ, mîm.
2. Allah, O'dur ki; göklerde olan her şey O'na tesbih eder. Yalnızca O, Azîz, Hakîm'dir.
3. Bir nice peygamberler geçmiştir ki, onlardan önce bir kavim de bulundu. Bunlara karşı sabrımız nasıl olduysa, ne var ki toplum ne de yetkililer peygamberlere inandı. Oysaki biz, sapıklık içindekileri helak ettik.
4. İnkarcılar, kendilerine önceden va'dettiğimiz azabın bir benzerinin kendi üzerlerine gelmesi için Allah'a yalvardılar. Göklerden bir ses duyulunca bile, iş işten geçti ve onları sabahı beklemedi.
5. Onlar değersiz de olsa sevaptan başka bir şey talep ederler. Şüphesiz Rabbin, amellerin karşılığını tam olarak verir.
6. Şüphesiz O, kavimler arasındaki çekişmelerde sizi hükmedici yaptı. Allah'ın sana indirdiklerine göre, onlara hükmet. Onların heveslerine uyma ve sakın onlardan saptırma.
7. (Ey Muhammed!) Şâyet Allah'ın sana lütfu ve rahmeti olmasaydı, onlardan bir grup sana kesinlikle eğilirdi, seni onlara yaklaştırmak için. Onlar, Allah'ı ancak, O'nun izni olmaksızın hiçbir şeyle hükmünü ortadan kaldıramazlar. Şüphesiz kâfirler felâkete düşenlerin ta kendileridir.
8. İşte size Allah yolunda olanlarla beraber olan bir yol gösterici (Kur'an) ki, onunla hem sana, hem de gelip geçmiş ümmetlere, (onlara ulaştırman) için Allah sana hüküm ve hikmet verir. Allah, sizin üzerinize düşenlerden haberdardır.
9. Allah, dilediğini seçer ve kendisine yöneleni doğru yola iletir.
...
Bu şekilde Şura Suresi devam eder.

Not: Yukarıda verilen anlam, kısa bir özet niteliğindedir. Okuyucu, daha ayrıntılı bir şekilde Şura Suresi'ni okuyarak ve tefsirlerden de yararlanarak daha kapsamlı bir anlama ulaşabilir.
 

Esila Demir

Diomond Üye
Kayıtlı Kullanıcı
9 Haz 2023
61
317
53

İtibar Puanı:

Şura Suresi okunuşu ve anlamı şu şekildedir:

Okunuşu:

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
حٓـمـٰٓٮٰٔ
عـٓــسـٰٓٮٰٔقَـتِهِ عَلَىٰٓ أُمِّــ الْـكِتـَـٓابِ وَٱلَّــذِىٓ أَنزَلَ الْــفُـرْقَانَــ
إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ سَوَآءٌ عَلَيْهِمْ ءَأَنذَرْتَهُمْ أَمْ لَمْ تُنذِرْهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
خَتَمَ ٱللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ وَعَلَىٰ سَمْعِهِمْ ۖ وَعَلَىٰٓ أَبْصَــارِهِمْ غِشَــاوَةٌۭ ۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌۭ
وَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يَقُولُ ءَامَنَّا بِٱللَّهِ وَبِٱلْيَوْمِ ٱلْــءَاخِرِ وَمَا هُم بِمُؤْمِنِينَ
يُخَــادِعُونَ ٱللَّهَ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَمَا يَخْدَعُونَ إِلَّآ أَنفُسَهُمْ وَمَا يَشْعُرُونَ
فِى قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ فَزَادَهُمُ ٱللَّهُ مَرَضًۭا ۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌۭ بِمَا كَانُوا۟ يَكْذِبُونَ
وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ لَا تُفْسِدُوا۟ فِى ٱلْأَرْضِ قَالُوٓا۟ إِنَّمَا نَحْنُ مُصْلِحُونَ
أَلَآ إِنَّهُمْ هُمُ ٱلْمُفْسِدُونَ وَلَــٰكِن لَّا يَشْعُــرُونَ
وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ ءَامِنُوا۟ كَمَآ ءَامَنَ ٱلنَّاسُ قَالُوٓا۟ أَنُؤْمِنُ كَمَآ ءَامَنَ ٱلسُّفَهَآءُ ۗ أَلَآ إِنَّهُمْ هُمُ ٱلسُّفَهَآءُ وَلَــٰكِن لَّا يَعْلَمُونَ
وَإِذَا لَقُوا۟ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ قَالُوٓا۟ ءَامَنَّا وَإِذَا خَلَوْا۟ إِلَىٰ شَيَــاطِينِهِمْ قَالُوٓا۟ إِنَّا مَعَكُمْ إِنَّمَا نَحْنُ مُسْتَهْزِءُونَ
ٱللَّهُ يَسْتَهْزِئُ بِهِمْ وَيَمُدُّهُمْ فِى طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ
أُو۟لَــٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ ٱشْتَرَوُا۟ ٱلضَّلَــٰلَةَ بِٱلْهُدَىٰ فَمَا رَبِحْتُ تِجَـــارَتُهُمْ وَمَا كَانُوا۟ مُهْتَدِينَ
مَثَلُهُمْ كَمَثَلِ ٱلَّذِى ٱسْتَوْقَدَ نَارًۭا فَلَمَّآ أَضَآءَتْ مَا حَوْلَهُۥ ذَهَبَ ٱللَّهُ بِنُورِهِمْ وَتَرَكَهُمْ فِى ظُلُمَـٰتٍۢ لَّا يُبْصِرُونَ
صُمٌّۭ بُكْمٌۭ عُمْىٌۭ فَهُمْ لَا يَرْجِعُونَ
أَوْ كَصَيِّبٍۢ مِّنَ ٱلسَّمَآءِ فِيهِ ظُلُمَـٰتٌۭ وَرَعْدٌۭ وَبَرْقٌۭ يَجْعَلُونَ أَصَــٰبِعَهُمْ فِىٓ ءَاذَانِهِم مِّنَ ٱلصَّوَٰعِقِ حَذَرَ ٱلْمَوْتِ ۚ وَٱللَّهُ مُحِيطٌۭ بِٱلْكَــٓـفِرِينَ

Anlamı:

1. Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.
2. Haa Meem.
3. Ayetlerinin tamamı Allah'ın kitaba ve Furkan'ı indirdiği ana (Kur'an'ı tebliğ edilen İslam Peygamberi Muhammed (s.a.v) e) misakındadır.
4. Şüphesiz ki, kafirlerin üzerine tehdit etsek de etmesek de, onlar inanmazlar.
5. Kalplerine Allah mühür vurmuş, kulaklarına da mühür vurmuş, gözleri üzerine de perde çekilmiştir. Onlar için büyük bir azap vardır.
6. İnsanlardan Allah'a ve ahiret gününe dair iman ettiklerini teker teker söyleyen kimse vardır, oysaki onlar mümin değillerdir.
7. Onlar Allah'ı ve iman edenleri aldatırlar, hâlbuki kendilerini aldatmaktan başka bir şey başaramazlar ve bunun farkında değillerdir.
8. Onların kalplerinde bir hastalık vardır, Allah da bu hastalıklarını artırmıştır. Onlara büyük bir azap vardır, yalanladıkları için.
9. Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın dendiğinde, "Biz ancak ıslah edicileriz" derler.
10. Hayır onlar bozgunculardır, fakat bunun farkında değillerdir.
11. İman etmiş insanlarla karşılaştıklarında, "İman ettik" derler. Şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında ise, "Biz sizinle birlikteyiz, onlarla alay ediyoruz" derler.
12. Allah, onlarla alay eder ve onları azgınlıklarında bırakır. Gözleri kör olanlar onlar değil midir?
13. Onlar ilahi hidayeti, kendi sapıklıkları karşılığında satın almış olanlardır. Bu ticaretleri onlara hiçbir fayda vermemiştir ve doğru yolu bulmuş değillerdir.
14. Onların durumu, etrafını ateşle çevrilmiş bir ateş yakmaya çalışan kimse gibidir. Yanındaki ışık aydınlatınca, Allah onların ışığını alır ve etraflarını karanlık bırakır. (Böylece) onlar göremezler.
15. Sağırlar, dilsizler ve kördürler, artık geri dönmezler.
16. Yoksa onlar, göklerden çöküp gelen bir felaketin benzeri midir? O zaman (başlarına gelenler karşısında) ellerine saçılmış olan karanlıklar, gökgürültüsü ve şimşekler (başlarına düşmüş olabilir). Kendi nefisleri için elleriyle kulaklarını kapatmışlardır. Ölüm korkusundan dolayı Allah'a karşı uyarılmışlardır. Allah, kafirlere kuşatıp kuşatacağı her taraftadır.
 

Esila Demir

Diomond Üye
Kayıtlı Kullanıcı
9 Haz 2023
61
317
53

İtibar Puanı:

Şura Suresi, Kuran-ı Kerim'in 42. suresidir. İsmi, surenin 1. ayetinde geçen "şura" kelimesinden gelir. Surenin toplamda 53 ayeti bulunmaktadır.

Sure, Allah'ın insanoğluna yol gösterme, hikmetlerini açıklama ve düşmanlarla savaşma konularında tavsiyelerde bulunmasını anlatır. Ayrıca Müslümanların birlik ve beraberlik içerisinde olmalarını, büyüklerine saygı göstermelerini ve istişare etmelerini vurgular.

Sure açılış ayetleriyle başlar ve Dünya ve ahiret hayatları için bilgiler verir. İnsanların Rabb'lerine yönelik samimi dua etmeleri gerektiği ve O'nun kendilerine yön göstereceği ifade edilir. Sonraki ayetlerde, Allah'ın hikmetli olanın yolunu seçmelerini ve O'ndan başka yaratıcılar edinmemelerini emreder. Müminlerin birlik ve beraberlik içerisinde olmaları gerektiği vurgulanır ve tartışmalarda istişare yapmaları tavsiye edilir.

Surede ayrıca şirk koşanlara ve Allah'a karşı gelerek yolunu şaşıranlara da öğütler verilir. Allah, onları cehennemle cezalandıracağını ve onların affedilmeyeceklerini belirtir. Ayrıca zalimlerin zulmettikleri kişilerin affedilmesini ummamaları, Kuran'dan saptıkları için Allah'ın lanetlediğini ifade eder.

Şura Suresi, Müslümanlara Allah'ın hikmetini aramaları, O'na inanmaları ve O'ndan başka ilahlar edinmemeleri gerektiğini hatırlatırken, kâfirlere ve şirke bulaşanlara da uyarı ve tehditlerde bulunarak onları doğru yola çağırmaktadır.
 

Suskun Avare

Aktif Üye
Kayıtlı Kullanıcı
11 Haz 2023
21
131
28

İtibar Puanı:

Şura Suresi Arapça olarak okunduğu gibi, aşağıda okunuşunu ve anlamını bulabilirsiniz:

Okunuşu:
Bismillahirrahmânirrahîm.
1. 'Ayn, Sin, Kaf.
2. İşte sana o kitap (Kur'an)'ı biz indirdik ki, insanlara, sana vahyettiğimiz gerçekleri açıklayasın. Umulur ki, onlar düşünüp anlarlar.
3. Sabret. Rabbinin huzurunda boyun eğerek ibadet et. Ve kötülük yapanlarla birlikte ibadet etme.
4. Eğer kartları eline geçirip onları mutlu kılmanı dilersek, elbette sana o günleri gösteririz.
5. Sana bu günleri mutlaka göstereceğiz ve mutlaka düşmanlarını da seninle birlikte onları yaşayacak konuma getiririz. Sonra dönüşleri Rablerinedir. Onlara yaptıklarını haber veririm.
6. Sen, onların aralarında konuşurken hiçbir zaman üzülme. Hiçbir şeye kaybetme korkusu sana düşmesin.
7. Onlar seni, esasen elleriyle işlemiş oldukları şeylere dolayısıyla üzüp sıkıntı vermek istiyorlar. Sakın onlara güvenme.
8. İşte biz bu gönderilmiş elçilerimizi yalanlayanlara, senin de yanında bulunmana razı olmadıkça, seninle onlar arasında kesin bir sözleşme yapmayız.
9. Doğrusu sana önceki peygamberlerin sonlarından örnekler de getirdik mi? Onlara bir destek yetmedi mi?
10. Nitekim eziyet edenlerin eziyetinden ve günaha girenlerin sonundan kurtulamayanlar gibi olup da direnene yardım etmiş idik.
11. Kendi nimetlerine kavuşamayan insan/şeytanlar sana gelib de: "Gerçekten biz, iman ettik" dediklerinde, onların aldanmış olduklarını bilmedin mi?
12. Hem kendileriyle birlikte sana da gelib de: "Biz inanıyoruz" dedikleri zaman bilmez misin? Ve şüphesiz onlar, Allah'ın elçisidirler de Allah da şüphesiz bu hâlde müşahede buyuruyor.
13. Cinlerden mükemmel bir bünye yapmıştık. Sabit adımlarla yürümezlerdi.
14. Şüphesiz ki, insanlardan küfre yönelik bir takım kimseler kendilerini, cinlerden bir takım kimselerle birleştirmişlerdi. Şüphesiz o cinler onların zor işlerine koşuyorlardı.
15. Doğru yol diye sana vahyetmiş olduğum hak, imtihan ve mizandan sonra: "Biz bundan çıkmazız", veya: "Biz sana imanlamış da inanıyoruz" diyerek.
16. Bilin ki, iman çok şiddetli bir sınavdır.
17. De ki: "Eğer Allah ardınıza dönmüş de her birinizi bırakıp da süratle sizin için rızık indirmeyecek olsaydı, şimdi O'na dönenler ve dosdoğru yürüyenlerden başkasına müracaat eder miydiniz??
18. Ve onları yalanlamakla suçladılar. Biz de onlardan önce bulunan kasabaları o ana kadar anlatırdık ve bu şekilde temaşa olunan bir delil takdim ettik.
19. Şimdi onlara sor kim yeri (jeolojiyi) yarattı ve gökleri yükseltti? Kim halka hükmeden ve ön ve arka ilmi olanın kim olduğunu tam hakkıyla bilir?
20. Onlar sana: "Bu Kur'an'ı bir şair veya bir delinin vehmini doğru yola sokmak için uydurdu" diyecek olurlarsa -onlar asla mü'min olmazlar.
21. Gökte ve yerde olanların 10 mes'elesini hiç bilmeyenlerden başka kime haber verebilirim?
22. Ahd sahipleri helâk olmuş kavimlerin izleri sayesinde -ahd kavimlerinin Şamut (Sodom) ve diğer yanardağın üzerine yağmış olduğu bir takım şeylerle- anlayacaklar.
23. Andolsun ki gücü yeten Allah'ınızdır ve size verdiği rızkı türlü biçimlerde dağıtır.
24. Oğullarınıza erkek düşerse onunla sevinmez, öyleyken kızlarınıza sevinirsiniz değil mi? Onları çirkin hülyalarda bırakıp da sıkıntılı savaş günlerinde yüzüstü mü bırakasınız (düşenleri)? İşte onlar bu takdirde, içinde bulundukları halden hiçbir şey anlamayan bir toplumun yaratılış üzere bilgisini tayin etmek talebiyle Allah'a aklınızı sormaktadırlar.
25. Şüphesiz ki onlar, cedlerinin, ahlâkî kıymetlerini bilmezler. İşte böyle! Adem oğlu kabilesinin haksız yere infak ettikleri bir kurumu da red etmekte devam etmiyorlar mı?
26. Allah, yerde ve gökte ne varsa bunların hepsini hasıl edendir. Şüphesiz Allah, gerçek alîm ve hikmet sâhibidir.
27. Geçerli bir hâl olmaksızın Allah'a ortak koşanlar elbette ki, Allah onları eleştirmez de, kendilerini eleştiren murada ererler.
28. "Bu da Allah katındandır dediklerinde, söyle onlara: "Eğer bana: 'Allah'ın sana neler indirdiğini göreceksin' diyorsanız, haberiniz olsun ki, ben de sizden başkası değilim. Sadece bırakıp da Allah'ın teşne ettiği kişiye (Rasûlullah'a) vahyolunuyorum". Ve bu sınav talebine karşı Allah katından gelen vahiyden başkası değilim. Ancak yine işte onun gibi açık bir ahmaklık itirafından başka bir delil (bazen ise bir delil bile olmayan) ne olabilir ki, bu kabalık yanlarını onlardan siz koyasınız?
29. Aksine ben beşeri misallerle türlü biçimlere dalanları 15 göstermekte olan ayetlerle sizi peşlerine taktığım zaman onlar, benimleyken size verdiğim hidayet için nefislerinde tasdik etmek yerine ehl-ı vukufa, sözcüklere koşuşuyorlar.
30. Kendi nefislerinde, onları hidayete çağırmakta olduğum sünnetin doğruluğunu tasdik edecek gözetimle Allah'ın emrine itaatsizce boyun eğerler ve günahkâr dinleri düzenlemekte gerçekten üstün, (âlim olduğu zannedilen sıradan) havadan bir insan kendini bulunca, 20 onunla kendi nefislerinde (yaptıkları) konusunda tebe bilerler.
31. Cennete girdikleri zaman kâfirlere: "Allah'ın va'dini tanrı edindik ki bunu Allah üzerine gelsin" diyeceklerdir. "Gerçek biz mülknâmeyiz (size) bir sen, bize katılırsın" dediklerinde, hemen: "Doğruysa öyleyse Allah'ın üzerine gelsin" dediklerinde baştan aşağı karalayıcı bir iftirada bulunuruz ki, çağrı onlaradır.
32. Allah'ı unutup da meleklerle kullardan başka tanrılar edinmek gibi saçmaladığınızı görmüyorlar mı? Gerçekten sabit bir kitap indirilen ve Hakk, katımızdan size kadar 25 indirme yapılması kaçınılmaz bir gerçek olmaktan aşağı düşmeyecek olan normal bir zemindir!
33. Hiç mülk, doğruluk yoluna çağırmaya muktedir ve Allah'ın rızasını kazanmada iman eden kimselere yardımcı olmaya muktedir olan insanlara müşriklerin geçici (hayalî) mutluluk elde etme hakkı vardır mı?
34. Yaratılmış varlıkları karıştırmak ve Allah'ın ancak hak olan ve hakikat üzerinde duran mesajlarını (mûcizeyi) şeytanî harflerle değiştirmek ni'etiyle gerçek ve sağlam olan ilmi ve hidayeti, asılsız olan ilim karşısında eşit bir aygıt haline getirmiş ve yazarlık taslayanlardan uzak dur ki, onlar, hürmet ve bağlılık göstermekte oldukları takdirde, ne için bunun karşılığı olacak olan ilmi bildiririm.

Anlamı:
1. Ayn, Sin, Kaf.
2. İşte sana o kitap (Kur'an)'ı biz indirdik ki, insanlara, sana vahyettiğimiz gerçekleri açıklayasın. Umulur ki, onlar düşünüp anlarlar.
3. Sabret. Rabbinin huzurunda boyun eğerek ibadet et. Ve kötülük yapanlarla birlikte ibadet etme.
4. Eğer kartları eline geçirip onları mutlu kılmanı dilersek, elbette sana o günleri gösteririz.
5. Sana bu günleri mutlaka göstereceğiz ve mutlaka düşmanlarını da seninle birlikte onları yaşayacak konuma getiririz. Sonra dönüşleri Rablerinedir. Onlara yaptıklarını haber veririm.
6. Sen, onların aralarında konuşurken hiçbir zaman üzülme. Hiçbir şeye kaybetme korkusu sana düşmesin.
7. Onlar seni, esasen elleriyle işlemiş oldukları şeylere dolayısıyla üzüp sıkıntı vermek istiyorlar. Sakın onlara güvenme.
8. İşte biz bu gönderilmiş elçilerimizi yalanlayanlara, senin de yanında bulunmana razı olmadıkça, seninle onlar arasında kesin bir sözleşme yapmayız.
...
Devamı için lütfen kaynaklara bakınız.
 
Geri
Üst Alt