Varoluşçuluk, birçok felsefi akımdan etkilenmiştir. Bunlar arasında fenomenoloji, nihilizm, pozitivizm, Marksizm, psikanaliz, varoluşçu psikoloji ve absurdizm gibi akımlar bulunmaktadır.
Fenomenoloji, varoluşçu düşüncenin temellerinden biridir. Varoluşçuluk da fenomenolojik yöntemlere dayanarak insan deneyimini ve dünyayı anlamaya çalışır.
Nihilizm, varoluşçu düşüncede önemli bir rol oynar. Nihilizme göre, insanın hayatına veya dünyaya anlam veya değer vermek imkansızdır. Varoluşçuluk da benzer bir şekilde, insanın kendi anlamını ve değerini kendisi yaratması gerektiğini savunur.
Pozitivizm, varoluşçu düşünceye eleştirel bir yaklaşım getirir. Pozitivizme göre, sadece gözlemlenebilir ve doğrulanabilir olan gerçeklik kabul edilebilir. Varoluşçuluk ise insanın iç dünyasını ve deneyimlerini vurgular, böylece pozitivist anlayışa meydan okur.
Marksizm, ekonomik ve toplumsal faktörlerin insanın varoluşunu belirlediğini savunurken, varoluşçuluk bireysel özgürlük ve sorumluluk anlayışı üzerinde durur. İnsanın kendi varoluşunu belirleme gücünü vurgular.
Psikanaliz, varoluşçu düşünce için önemli bir kaynaktır. Psikanaliz, insan bilincinin altındaki dürtülerin ve isteklerin varoluşsal deneyim üzerindeki etkisini inceler. Varoluşçuluk da insanın iç dünyasını, bilinçdışını ve bilinçli tercihlerini değerlendirir.
Varoluşçu psikoloji, Freud'un psikanalizinden etkilenerek gelişmiştir. Bireysel özgürlüğe, kişisel sorumluluklara ve kendi değerlerimizi yaratmaya odaklanır.
Absurdizm, insanın varoluşunun mantıksızlığını ve çelişkilerini vurgular. Varoluşçuluk da insanın anlam arayışının çelişkilerle dolu olduğunu ve paradokslarla karşı karşıya olduğunu kabul eder.
Bu felsefi akımlar, varoluşçu düşünceye farklı bakış açıları, yöntemler ve teoriler sağlamışlardır. Varoluşçuluk, bu akımlardan etkilenerek kendi özgün felsefi duruşunu oluşturmuştur.