Deney, özellikle ırkçılık, ayrımcılık ve önyargı gibi konuların ele alınmasında önemli bir araç olarak kabul edilir. Deney, insanların dış görünüşleri ve farklı özellikleri nedeniyle diğer insanları hemen yargılamaya ve ayrımcılık yapmaya meyilli olduğunu gösterir.
Jane Elliott, deneyde bir grup insanı "mavi gözlüler" ve "sarı gözlüler" olarak ayırmış ve bu grupların birbirlerine karşı ayrımcılık yaptıklarını gözlemlemiştir. Daha sonra, bu grupların rollerini değiştirmiş ve ayrımcılık yapanların durumu değişince, başkalarına karşı da farklı davranmaya başladıklarını fark etmiştir.
Deney, katılımcıların duygusal bir stres yaşamasına neden olabilir, bu nedenle deney genellikle dikkatli bir şekilde planlanır ve yürütülür. Ancak, bu stres deneyin etkisini arttırabilir ve katılımcıların ayrımcılık, önyargı ve empati hakkındaki farkındalığını artırabilir.
Özetlemek gerekirse, Jane Elliott'ın "Mavi Gözlüler/Sarı Gözlüler" deneyi hala eğitim ve sosyal bilimler alanlarında kullanılan, ayrımcılık, önyargı ve empati konularının ele alınmasında etkili bir araçtır.