Maniheizm'i benimseyenler, hayatın iyi ve kötü arasındaki mücadelesinin etkilerini üzerlerinde hissettiklerini düşündükleri birçok karşıtlıkla mücadele etmek zorunda kalmışlardı. Mani'nin öğretilerine göre, kötülük maddi dünyanın doğasında mevcut olan bir güçtü ve insanların bu güçle mücadele etmesi gerekiyordu.
Maniheizm'in temel öğretileri arasında ışık ve karanlık, iyi ve kötü, maddi dünya ve manevi dünya arasındaki çatışma yer alıyordu. Mani'nin öğretileri, insanların ruhani bir güce bağlı olarak sonsuz bir evrende yaşadığına inanıyordu. İnsanlar, ruhlarını, madde dünyasında ruhani güçlerin kontrolü altında yaşamaya karşı direnen kötülükler tarafından esir alınmış olarak görüyorlardı.
Maniheizm'i takip edenler, kanının akmasını kesinlikle yasaklayan bir dini inanca sahiptiler. İnanç, özellikle Ortadoğu'da Mezopotamya ve İran'da hızla yayıldı ve müritleri arasında önemli bir toplumsal hareketin temelini oluşturdu.
Ancak, Maniheizm, diğer dinlerle çatışmaya yol açan belirli farklılıklar gösteriyordu. Örneğin, Maniheizm'e göre gerçeklik, iki dünya arasındaki karşıtlığa indirgenebilir. Bu, diğer dinlerin inanç sistemlerinden farklıydı ve belki de bu nedenle Maniheizm'in yayılması bazı sorunlara neden olmuştu.
Maniheizm, tarihte önemli bir etkiye sahipti. Hatta bazılarının söylediğine göre, İslam'ı etkilemiş olabilir. Ancak, Maniheizm bugün bile varlığını sürdürmektedir ve dünya çapında küçük bir takipçi kitlesi tarafından takip edilmektedir.