1. Bilişsel öğrenme teorisi, insanların öğrenme süreçlerinde zihinsel işlemlere dikkat eder. Bu teoriye göre, öğrenciler öğrenirken kavramların, düzenliliklerin, şemaların ve problem çözme stratejilerinin farkına varack öğrenmeleri daha etkili olur. Bu teori ayrıca öğrenmenin zihinsel süreçleri olduğuna ve öğrencilerin öz-yönetimli öğrenme becerilerinin geliştirilmesinin önemli olduğuna inanır.
2. Davranışçı öğrenme teorisi, insanların öğrenmesinin çevresel faktörler tarafından belirlendiğini savunur. Bu teoriye göre, öğrenciler sadece davranışlarını tekrar edebilir ve ödüllendirilirlerse, tekrar etme olasılıkları daha yüksektir. Bu teori özellikle sınıf disiplini ve öğrenci davranışlarının yönlendirilmesinde kullanılır.
3. Bağlamsal öğrenme teorisi, öğrenmenin bireyi çevreleyen bağlama bağımlı olduğunu belirtir. Bu teoriye göre, öğrencilerin öğrenme sürecinde çevrelerindeki uyaranlara odaklanmaları gerekir. Bu nedenle, öğrenme ortamının uyaran zengini olması, öğrenmenin daha etkili olmasına yardımcı olabilir.
4. Sosyal öğrenme teorisi, insanların öğrenme sürecinin sosyal etkileşimler tarafından belirlendiğini kabul eder. Bu teori özellikle öğrenciler arasındaki işbirliğine önem verir ve öğrencilerin öğretmenleri ve diğer öğrencilerle etkileşimde bulunarak onlardan öğrendiklerini vurgular.
5. Yapılandırmacı öğrenme teorisi, öğrencilerin mevcut bilgileri ilişkilendirerek ve anlamlandırarak yeni bilgileri öğrendiğini savunur. Öğrenme sürecini bireyselleştirir, öğrencilerin kendi hızlarında öğrenmelerine olanak tanır ve onların deneyimlerine dayanır.
6. İşlevsel öğrenme teorisi özellikle kişinin öğrenme sürecinde mesleki hedeflerine yönelik bir yaklaşımdır. Öğrenmenin, özellikle iş dünyasında, gerçek yaşantılara ve sorunlara uygun bir şekilde uygulandığı ve öğrenmenin öncelikli bir hedefin yerine getirilmesine hizmet ettiği görüşünü yansıtır.
7. Gelişimsel öğrenme teorisi, insanların farklı yaş dönemlerinde öğrenme süreçleri üzerindeki etkilerine odaklanır. Bu teoriye göre, öğrenme süreci yaş gereksinimleri ile değişir ve belli bir yaşta belirli bir gelişim seviyesine ulaşmak için öğrenme gereklidir.
8. Çoklu zeka teorisi ise, öğrencilerin birçok farklı zekâ tipi ile donatıldığını savunarak öğrencilerin farklı öğrenme stillerine farklı bir yaklaşım sunar ve belirli bir zekâ türü değerlendirmesine karşı çıkar.
9. Öz-yeterlik teorisi, insanların öz-yeterliklerine ve yeteneklerine inanma düzeylerine bağlı olarak öğrenme şekillerinde fark yarattığına inanır. Bu teori öz-yeterlilik inançlarına sahip olan öğrencilerin öğrenme fırsatlarını aramakla daha yüksek bir öğrenme başarısı elde edecekleri görüşünü yansıtır.
10. Beyin tabanlı öğrenme teorisi, öğrenmenin beyindeki sinirsel aktarımlarla ilgili olduğuna ve sinirsel bağlantıların güçlendirilmesinin öğrenme sürecini hızlandırabileceğine inanır. Bu teori, öğrenmenin öğrencinin merak ve ilgisini uyandıran içeriklerle yönetilmesi gerektiğini savunur.