Vakvak Ağacı hikayesi nedir?

Vakvak Ağacı hikayesi nedir?

Nareepol ağacı bazı kaynaklarda vakvak ağacı olarak geçmektedir. Son derece ilginç bir bitki olan Nareepol, Tayland ve Kamboçya gibi Uzak Doğu ülkelerinde yetişiyor. Narilatha adıyla da bilinen bu ağacın yaprakları kadın bedeni şeklindedir. Yüz, gövde ve bacakları andıran üç ana kısımdan oluşur. Bu ülkelere gelen turistlerin ilgisini çeken ağacın yaprakları bazı işlemlerden geçirilerek kuruluyor. Kurutulma işlemi sona erdikten sonra biblo olarak satılan yapraklar, bölge halkının en önemli geçim kaynaklarından biri.

Son yıllarda popülaritesini arttıran Nareepol ağacı hakkında birçok hikaye de mevcut. Örneğin Nareepol kelimesinin anlamı kadın demek. Günahkar kadınların bu ağacın yapraklarına dönüştürülerek cezalandırıldığı, anlatılan en yaygın hikayelerin başında gelmektedir. Ancak bu hikayelerin tamamı turistlerin ilgisini çekmek için anlatılıyor. Vakvak ağacı ile benzer özellikler taşısa da iki ağaç birbirinden tamamen farklıdır.

İslam mitolojinde Vak Vak ise cehennem ağaçlarından biridir. Tıpkı zakkum ağacı gibi zehirlidir ve insan suretlerinden oluşur. Dünya hayatında büyük günahlar işlemiş olan kişilerin ceza olarak bu ağaca dönüştükleri anlatılır. Ancak ne Kuran'ı Kerim'de ne de hadis kaynaklarında böyle bir ağaçtan bahsedilmez. Bir halk efsanesi olan Vakvak ağacı nesilden nesle aktarılarak günümüze kadar ulaşmıştır.

bir video izledim şaşırdım hayatımda ilk defa böyle ağaç gördüm.

Tanrı indra, karısının ormanda meyve toplarken bunların saldirisina uğramasını engellemek için, güzel karısının vucüduna benzeyen meyveler veren ağaçlar yaratır .. Böylece Hermitler ve yogiler bu agaclardaki meyvelerle oyalanırken karisi güvenle ormanda gezer.

Efsaneye göre bu meyveleri yiyen yada dokunan kötü orman canlıları 4 ay uyur ve guclerini kaybederlermiş. Bugün de bu efsanedeki kadın figürlu meyveler Thai kültüründe kolye, heykel ve çizgi roman karakterlerine esin kaynağı olmuştur.

Şöyle bir hikayesi de mevcut:


Vakvak Ağacı, Türk halk masallarından biridir. Hikayede, bir ağacın günün birinde sürekli "vak vak" diye ağlamaya başladığı anlatılır. Köylüler, ağacın neden ağladığını öğrenmek için ona gitmeye karar verirler. Ağaç, kendisine yardım etmek isteyen herkese bir dilekte bulunur ve kendisini kesmeden önce onun isteğini yerine getirmelerini ister.

Dilek, genellikle bir evlat veya hayvanın kurtarılması şeklinde olur. Köylü, ağacın isteğini yerine getirmeye çalışır ancak zordur ve birçok engel ile karşılaşır. Sonunda, ağacın dileği yerine getirilir ve ağaç, "vak vak" diye ağlamak yerine mutlu bir şekilde cıvıldaşır.

Bu masal, insanların yardımseverliğinin ve sevgilerinin gücünü ve insanlar arasındaki ilişkilerin önemini anlatmak için kullanılır.

Vakvak Ağacı hikayesi, binlerce yıldır Asya kültürlerinden hikayelere geçen güçlü bir mitolojidir. Halk hikayesinde, bir Orta Asya kabilesinin çocuklarının -Vakvak ile Ahile- beklenmedik bir yolculukta olduğu anlatılır. Kişiliksiz Vakvak, karşılaştığı her engelle bir çıkış yolu bulurken Ahile onun taşıdığı çantasını açar ve içindeki birkaç tohum ve kayısıları yer. Vakvak, onları bol su ile sulayarak çok hızlı büyüyen bir ağacın meyvelerini yetiştirmeyi başarır. O zaman için büyük bir mucize olan bu ağaç, Ahile'nin ihtiyacı olan ekmekleri ve Vakvak'ın ihtiyacı olan sandalyeyi yetiştirir.

Hikâyenin metaforik anlamı, insanların arzularının çabaları aracılığıyla gerçekleşebildiğine inanışının bir ifadesidir. Bu öykü, amacımıza ulaşmamız için çaba göstermemiz ve karşılaştığımız zorluklara karşı hayatımızda karşılaşabileceğimiz güçleri ortaya çıkarmamıza olanak sağlar. Güç, çabamız ve kararlılığımızla ödüllendirilecekse, bizim isteklerimiz gerçekleşecektir.

Vakvak Ağacı hikayesinin birçok farklı versiyonu bulunmaktadır. Genel olarak, hikâyenin temelinde Vakvak Ağacı, yaşlı bir hayat ağacına ait bir masal vardır. Masal terimlerini izleyen melez bir hikâyedir.

Bir gün, bir grup köylü akan suda balıkçılık oynuyordu. Aniden, yüksek bir ağacın gövdesinin çevresinde bir yelken açılıp durdu. Oraya giden köylüler, çevrede hiçbir insan olmadığını gördü. Aynı zamanda, vakvak ağacının gövdesinden sarsıntılara ve çın çınlara şahit oldu. İçlerinden bir arkadaşının, ağaçtan açılan sesin nedir acaba diye sordu.

Bunun üzerine, büyük bir inatla ağaca yakınlaşan köylü, ağaçtan çıkan sesi tanıdı. Ağaç yaşlı bir hayat ağacıydı ve bunu gerçeğe dönüştüren büyücüye aitti. Büyücü, herhangi bir çalışma yapmadan ve çabalamadan, köylülerin çevresinde meydana gelen her şeyi anında değiştirebiliyordu.

Köylüler, büyücüyü bulmaya çalışırken, o sırada çamaşır kurutmalarının etrafında sesler gelmeye başladı. Açıkladıklarına göre, bunlar hayat ağacının canlı sesleriydi ve onlara doğruelen bir işaret veriyordu.

Köylüler, büyücünün evinin nerede olduğunu bilmedikleri için, hayat ağacının çevresinde sıkıntıyla bekledi. Sonunda, büyücü köylülerin çevresine yaklaştı ve onlara, ağaçta yaşayan Dost isimli güzel bir kızın hikâyesini anlattı. Kızın annesi tarafından ağaca kapatıldıkten sonra, kendisini kurtarmak için sürekli ağacın çevresinde büyücüyü aradığını anlattı.

Büyücü, Vakvak Ağacı'nın çevresinde hapsolmuş olan kızın hikâyesini duyunca, kalbinde acılar hissetti. Bu hikâyenin sonunda, büyücü köylülere Vakvak Ağacının çevresinde demir parmaklıkları olmadan onların arkadaşlarını özgür bırakmalarını ve dostlarını kurtarmalarını söyledi.

Köylüler, canları Dost'a kavuşmak için verdiler ve büyücünün dediği gibi o ağaçta parmaklıklar olmadan bir araya gelip onu özgür bıraktılar. Sonunda, hayat ağacının gözyaşlarının sevincinden ürken köylüler, bu masalın çok daha eski yüzyıllardan beri nesilden nesile devam ettiğini düşündüler.

Vakvak Ağacı hikayesi, eski Mısır'da söylenen güç ve ritüellerin yansıması olarak kabul edilen bir hikayedir. Hikaye, üç kralın bir ormanda birtakım vakvak ağaçları ararken ormanın ortasında yaşayan bir uzun ömürlü melek ile karşılaşmalarıyla başlar. Melek uzun ömürlü üç krala bir seçim yapmalarını önerir. Onlara üç seçenek sunar: ya birisine ömür boyu üç siyah kuş verir, ya da üç sarı kuş verir, ya da üç kuş türünün karışımını kullanır. Üç kral ağacın meyvelerinden yararlanmayı seçerler. Melek, krala her üç tür kuşu da üretebilmesi için ona sihirli bir elma verir ve kral onu çiçeklerin ortasında dört elma arasına yerleştirdiğinde ormanın yönetimi üzerine ömür boyu hüküm sürecek ve kuşların çoğunlukla ormandan uzaklaşması istenmeyecek. Hikaye, kralların her gün elmayı açarak birbirleriyle ve çevreyle iyi geçinmeleriyle sona erer.

Vakvak Ağacı, tarih boyunca Arap halkının kuytu ve ormanlık bölgelerinde kodamanlıklar kurabilecekleri ve çocuklarının hikayelerini öğrenebilecekleri bir yer olarak bilinir. Binlerce yıldır Vakvak ağacının, Masaalah ve Arap destanlarında, onların hayal güçlerini besleyen mistik, yenilmez bir mekan olmasına yol açmıştır. Halk, masallarda anlatılan ıssız dağların ardındaki saklı kenti veya büyülü ağacı veya altın küremi olarak adlandırır. Anadolu'da meşhur bir legenda olan Vakvak ağacının çevresinde sonsuz kahramanlık ve güzellik efsaneleri vardır.

Özet olarak, Vakvak Ağacı, İslam'ın Arap ve Orta Doğu kültüründe tarihsel olarak kutsal bir mekan olarak kabul edilen mistik bir ağaçtır. Ayrıca, Masaalah ve Arap destanlarının anlatılmasını kolaylaştırmak için Arap çocuklarının hayal güçlerini beslemeye yönelik bir mekan olarak görülmektedir.